Kıvam Nedir?

“Kıvam” Meselesi

Hakikaten yemeklerle dolu, kalabalık bir sofra olmuştu. Pilavın tadına baktıklarında Büşra “Suyunu fazla koyduğun için biraz lapa olmuş, ama çok lezzetli eline sağlık.” dedi. Çok keyifli bir akşam geçirmişlerdi. Sofrayı topladılar, kalan yemekleri Aysun saklama kaplarına yerleştirip dolaba koydu. “Ne kadar da fazla yemek kaldı!” diye içinden geçirdi.

Havanın ne serin ne çok sıcak olduğu bir gündü. Aysun akşam gelecek olan misafirleri için hazırlık yapıyordu. Elindeki bir bardak suyu da tenceredeki pirincin üzerine döküverdi. Misafir ağırlamayı çok severdi. Kapı çaldı; gelen ilk misafir arkadaşı Büşra'ydı. Büşra, Aysun'un yakın arkadaşlarından biriydi. Diğer arkadaşları gelene kadar hazırlıkları birlikte yapacaklardı.

                                          

Aysun yaptığı pilavı güzelce sunum tabağına yerleştirdi ve sofrada hazırladığı yere koydu. Şöyle bir masasına baktı, aldığı sonuçtan oldukça tatmindi. Hazırlıkların bitmesiyle diğer arkadaşları Ayşe de geldi. Ayşe her zamanki neşeli haliyle selam vererek içeri girdi. Kokuları takip etti ve masaya yöneldi. İkramlıkları görünce, “Üç kişi için ne kadar çok hazırlık yapmışsınız, ellerinize sağlık.” dedi.

Aysun gün boyu hazırlık yaparken çok yorulmuştu. Ama daha yapılacaklar işler bitmemişti. Çalışma masasında onu bekleyen yapılacak işler vardı. Her zamanki gibi yapılacaklar listesini oluşturuyordu, ancak sayfa yetmemişti. Ne kadar da fazla hedefi ve yetiştirmesi gereken işleri vardı. Bir anlığına elindeki kağıda bakarken daldı. Lapa olan pilav, Aysun’un aklına çoktan takılmıştı. Çünkü her seferinde pilavının ayarını tutturmakta zorlanıyordu. Kimi zaman az su koyduğu için biraz diri kalıyordu, kimi zaman da lapa oluyordu. Sonra kalan yemekleri düşündü. Niye bu kadar yemek kalmıştı ki? Son olarak elindeki kağıda baktı ve şaşırdı. Niye bu kadar uzun bir yapılacaklar listesi vardı?

Bir şeylerin kıvamını ayarlamakta zorlanıyordu. Sadece yemek ve yapılacaklar listesi de değildi. İlişkilerinde de bu sorunu yaşıyordu. Birilerine jest yapmayı çok seviyordu ama günün sonunda bazı jestler onun için görev haline geliyordu. Herkese çok fazla çaba gösteriyordu. Sonra ilişkilerinde problem yaşayınca, bu sefer de hiçbir şey yapmıyordu. Birden düşüncelerini sesli olarak dışa vurdu: "Bu hayatta, benim bu kadar yorulmam normal değil. Neden bu kadar kendimi yoruyorum?" Kendi davranışlarında aşırıya gittiğini fark etti. “İnsan bu hayatta kıvamı neden ayarlayamaz? Peki bu kıvamı nasıl yakalayabilirim?” diye düşündü.

İnsan aslında pek çok konuda kıvamı kaçırabiliyor. Yemek yerken, alışveriş yaparken, ilişkilerde, konuşmada aşırılaşabiliyor. Kıvam bir kere bozulduğunda, insan artık o konuda zarar görmeye başlıyor. Aynı hiç sulanmayan çiçeğin solması, suyunu çok verince de küsmesi gibi. İlişkide olduğu insan, beni sevsin diye ona ekstra çaba sarf etmesi ve karşılığını alamaması gibi.

Aslında kıvam neydi?

                                           

Doğada her şey bir kıvam içindedir. Hiçbir hayvan bebeğini beslerken fazla süt vermez. Doğadaki hiçbir hayvanda obezite yoktur. Kar, mevsiminin haricinde yağmaz. İnsan eli değmeyen tüm tarım gıdaları mevsiminde yetişir. Hiçbir hayvan ilişkilerinde büyük kavgalar ve tartışmalar yaşamaz. Kıvamı olan konularda sorunlar olmaz. Kıvam yoksa problem başlar.

İnsan yaşadığı problemlere doğru cevap verdiğinde ve sürekliliği yakaladığında kıvamı yakalayabilir. Aynı, pilavın pişmesi için ihtiyacı kadar su vermek gibi… Gelen misafirimize ikramlarımızı kişi sayısına göre ayarlamak gibi… Bulunduğumuz ortamda, o ortamın ihtiyacına göre konuşmak gibi… Dışarıda geçireceğimiz vakti planlarken, evimize ayıracağımız vakti hesaplamak gibi…

Kıvam varsa ölçü ve denge vardır. Yani aslında kıvam, insanın hayatında taşları yerli yerine oturtması denebilir. Aynı bir yap-boz gibi… Farklı şekillerde, farklı rollerde, farklı ortamlarda herkese ihtiyaç olur. Önemli olan, bu ihtiyacın, kıvam bozulmadan giderilmesidir.

Çünkü, “Hayattaki her şey aslında bir kıvam meselesidir.”

                                                                                   ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***