Farkı fark etmeli İnsan

                                 

Farkı fark etmeli İnsan

Mehmet yakın zamanda küçük çaplı bir işyerinin müdürü olarak atanmıştı.  İş yerinde son dönemlerde birçok işçi giriş çıkışı olmuştu. Bu durum dikkatini çekmişti. Nedenini araştırması gerekiyordu. Bunun için hem amirler hem de işçilerle konuşmak gerektiğini düşündü. Sebebini sorduğu herkes kendi penceresinden bakıp yorumlar yapıyordu. Şikayetin bini bir paraydı.

Amirlerin bazıları  işe uyumsuz kişilerin alındığını belirtiyordu. Bazıları işçilerin yetersizliği  noktasında sıkıntı yaşadıklarını söylüyordu. İşçiler de amirlerinden şikayetçiydi. Bazıları amirleri çabalarını görmediği, yaptıkları işi beğenmediği için küskündü. Bazıları amirlerinin davranış ve sözlerinin kendilerini incitip değersiz hissettirdiğini belirtiyordu.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                      




Bu sirkülasyon işyerine büyük zararlar veriyordu. Sonuçta birinin işe alışma, işi öğrenme süreci  işyerine yüktü. Zaman olarak da ekonomiksel olarak da bir işçi kolay yetişmiyordu. Hele bir ustanın yetişmesi daha da külfetliydi. Katlanılan bu yükün sonunda birinin işten ayrılması büyük dezavantajdı. Mehmet’in yönetici olarak duruma müdahale etmesi gerekiyordu. Şu an için sıkıntı yoktu fakat tedbir almazsa işler zora girebilirdi. Problem daha büyümeden kaynağını bulup çözmesi gerekiyordu. Sonuçta ayrılan her kişi iş yerinin hafızasını da yanında götürüyordu. Ayrıca bir kişiyi eğitmek belli bir noktaya getirmek kolay bir şey değildi. Kaldı ki işyerinin imajı da sarsılıyordu.
Konu üzerinde düşündü, internetten araştırdı ancak bir sonuca varamadı. İdarecilik kolay değildi. Müdürlüğü kabul ederek elini taşın altına koymuştu. Önünde çözmesi gereken bir sorun vardı. O zaman bunun bedeline de katlanıp çare bulmak gerekirdi.  Uzun yıllardır benzer sektörde faaliyet gösteren Hasan amca geldi aklına. Hasan amca babasının askerlik arkadaşıydı. Mehmet’in babası vefat ettikten sonra sık sık arar halini hatırını sorardı.  Şimdiki  işini bulmasına da o yardımcı olmuştu. Sağ olsun her görüşmelerinde “Oğlumdan farkın yok, ne sıkıntın olursa bana gel.” derdi. Hasan amca işinin piri olmuş, şirketini başarıyla yürütüyordu. Ancak bugünkü haline kolay gelmemişti. Bir dönem işleri bozulmuş sonra tekrar toparlayabilmişti. Onu her dinlediğinde adeta bir bilge ile konuşuyormuş hissine kapılırdı. Hasan amcadan bir deneyim transferi yapmak iyi olacaktı. Hemen telefonu alıp aramıştı. “Hasan amca uygunsan bir kahveni içmeye geleceğim.’’ demişti. Hasan amca da ‘’Hay hay, bekliyorum Mehmet oğlum!’’ demişti.

Kahvelerini içerken Mehmet müdür olarak atandığını söyledi. Hasan amca buna çok sevindi. “Mehmet oğlum bu işe alınman konusunda sana referans olmuştum. Muhakkak iyi işler yapmışsın ki bugün seni müdür olarak görüyorum. Ne mutlu işinin hakkını verenlere!”:dedi. Mehmet böyle düşünmesinden onur duyduğunu söyledi. “ Eee! Anlat bakalım nasıl gidiyor yeni sürecin?” diye sordu. Mehmet işyerindeki durumu aktardı. “Hasan amca sen bunca işçiyi, ustayı nasıl idare ettin, valla helal olsun?” dedi. Hasan amca gülümsemişti. “Mehmet oğlum sen daha yöneticilikte çok yenisin. Umarım gelecekte kendi işyerinin sahibi de olursun. Sorduğun sorunun cevabında o kadar ince detaylar var ki. Sana nasıl anlatsam… Her insan farklı farklıdır. Farkı fark edip ona göre hareket edersek hem yönetebilir hem de yönetilebiliriz.’’ dedi.
                                                                                  
                                  

İnsanoğlu farklılığı sever esasen. Bir yerde herkes, her şey aynı olursa hayat çok sıkıcı olur. Yanı sıra her şey yerinde sayar, bir adım ilerleyemez. Bu evde de böyledir, işyerinde de okulda da. Ama farklı insanların, farklı düşüncelerin olması insanı ileriye götürür. Bu nedenle insanın kendini de çevresindekileri de iyi tanıması lazım. İnsanları yönetebilmek için onlara ait detayları bilmek gerekir. Çünkü insanın yaptığı hareketlerin bazıları huyundan geliyor. Bazıları ise gerçekten davranış olarak kötü davranıştır. Bunu ayırt etmek çok önemli.” dedi.

“Peki Hasan amca bunu nasıl ayırt edeceğiz?’’ diye sordu Mehmet. Hasan amca: “Mesela bazı insanlar yapıları gereği hızlıdırlar. Bazısı vardır konuşkan ve etrafla iletişim kurmaya çok meyillidirler. Bazıları ise bunun tam tersine çok ağır kanlıdırlar. Konuşmaları hareketleri ağırdır fakat becerileri de sabırları da o oranda fazladır. Şimdi sen hareketli, yerinde duramayan birisine sabır gerektiren bir iş verdiğinde kilitlersin. Ağır kanlı olandan da pratik olmasını hızlı hareket etmesini beklersen hayal kırıklığı yaşarsın. İnsanları değiştirmek kolay değil. Değiştirmekle uğraşmak yerine fıtratına uygun işler vermek daha isabetli olur.” dedi.

Mehmet şimdi anlıyordu. Mesela danışma görevlisi pozisyonuna yerleştirdiği Demet konuşmayı sevmeyen biriydi. Tam da Hasan amcanın söylediği ağır kanlı olanlardandı.  Zaten gelen misafirler bir iki kez şikayet de etmişti. Misafirleri karşılamak için doğru kişiyi seçmemişti. Daha hareketli, hızlı çözüm üreten, konuşkan biri gerekiyordu. Mehmet neden şikayet edildiğini şimdi anlıyordu. Aslında Demet çok iyi, düzgün bir kızdı. Ayrıca el becerisi de iyiydi. Daha önce eliyle yaptığı bir tabloyu Mehmet’e hediye etmişti. Demek ki maharetli olduğu şeyler başka şeylerdi. Onu özelliklerine bakıp, daha doğru bir pozisyona yerleştirmesi gerekiyordu.  

                                                                                         

Muhasebe biriminde sorun vardı. Sebebi ise iki şefin sürekli konuşup etrafı konuşmalarıyla rahatsız etmesiydi. Muhasebe işi odaklanmak gereken sayısal bir işti. Dolayısıyla sessizlik gerektiren bir birimdi. Şeflerin sürekli konuşması, bazen çatışması iş barışını bozmuştu. Orada çalışanlar duymaması gereken şeyleri de duyuyordu. Oysa muhasebede işe odaklanan daha sırlı kişiler bulunması gerekliydi.  

Mehmet hazine bulmuş gibiydi. Problemi bulmuştu ne gariptir ki çözümü de hemen yanı başındaydı. Hasan amcanın verdiği bu sırlar onu diğer çalışanlarla ilgili de çıkarım yapmaya itti. İnsanlar farklıydı ve farklılık aslında kötü değildi. Farklılığı doğru yönetebilince insanların verim kalitesi de artıyordu. Sadece insanları doğru tanıyıp doğru yere yerleştirmek gerekiyordu. İnsan tanımak gerçekten bir sanattı. Hasan amca da belli ki bu sanatta ustalaşmıştı.

 


                                                                                 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***























































 




 











Yorumlar

  1. Kim kimdir eğitimi çok önemli

    YanıtlaSil
  2. Kaleminize sağlık, insanı tanımanın önemini çok güzel anlatmışsınız.. 💕

    YanıtlaSil
  3. Farklı gördüğümüzde uyumlanamıyoruz. Farkı farkettiğimizde onun uyumlu olduğu kısmı, yeri tespit edebiliyoruz. Böylece eksik parça bütündeki yeriyle buluşmuş oluyor ve ne de güzel oluyor.👌🌼

    YanıtlaSil
  4. Emeğinize sağlık çok kıymetli bir yazı olmuş. Kim kimdirin önemini daha net algilamaya vesile,istifadesi bol olsun inşallah

    YanıtlaSil
  5. Farklılıklar problem değil aslında bu farklılıkları yönetebilmek asıl mesele...

    YanıtlaSil
  6. İnsan yakınındakileri iyi tanıyamadığında ilişkide, iş hayatında problem yaşar. İyi bir ilişkinin temeli insanı tanımaktır. Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  7. farkımı fark edene farkını öde farz :))

    YanıtlaSil
  8. İnsanın, hayatında doğru seçimleri yapabilmesi ne kadar önemli, ticaretinde de eş seçiminde de arkadaş seçiminde de...

    YanıtlaSil
  9. İnsan tanımak ne kadar önemli, kaleminize saglik...

    YanıtlaSil
  10. İnsanı doğru tanımlayınca işler ne kadar da kolaylaşıyor. Yapabileceğinden fazlasını beklemiyorsun onun da rahat edeceğine inanıyorsun… farkı farket işler kolaylaşsın :)

    YanıtlaSil
  11. Bir insanı tanımak, kalibre etmek ve onu bu kriterlere göre yetiştirmek…
    İnsan bir işin gerçeğini öğrendikçe zihni rahatlıyor…
    Kaleminize sağlık hocam 🌸

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar