Bolluk içinde Yokluk
Bolluk içinde Yokluk
Sabah kalktı odanın penceresini açtı. Oh, mis gibi dışarıdan hava girmişti içeriye. Tam bahar gelmişti artık. Evin karşısında yolun kenarındaki mimozalara baktı, içinden; “İşte baharın müjdecisi mimozalar da açtı. Ne kadar güzel gözüküyorlar.” diye geçirdi. Mimozalardan sonra mor salkımlar, laleler ve erguvanlar açacaktı. Kışın soğuğundan sonra hem içi hem de dışı ısınmıştı Nejla’nın.
Öğleden sonra üç arkadaş şehrin en gözde mekânında buluştular. Çocukları oyun alanına bıraktılar. Orada koşturup oynayacaklarına, birbirlerini şikâyet etmek için sık sık annelerinin yanına geliyorlardı. Bir türlü güzel bir oyun kuramamışlardı.
Sıra yemek yemeğe gelmişti. Çocukların kimi bir şeyler söylerken diğerleri onu beğenmeyip “o da yenir miymiş?” diyorlardı. Yani nimete nankörlük ediyorlardı. En sonunda bir şeyler ısmarladılar. Bu sefer de çocukların ellerinde telefon gelen yemeği görmüyorlardı. Anneleri yemekleri zorla ağızlarına tıkıştırıyordu. Bin bir zahmetle yemek yiyorlardı.
Nejla masada oturan dört çocuğa baktı ve birden çocukluğuna gitti. Bir gün yemek yemek için yer sofrasına oturmuşlardı. O sırada ablası yemeği beğenmeyip annesine biraz nazlanmıştı. Bunun üzerine babası ablasını aldığı gibi sokak kapısının dışına bırakmıştı. Annesi ve babaannesi de dâhil olmak üzere hepsi şaşırmışlardı bu duruma. Babası içeri girince; “Bu evde ne pişerse o yenecek. Yemek ayırt etmek yok. Bu tencere nasıl kaynıyor biliyor musunuz siz? Anneniz o kadar sizin için emek verip yemek yapmış. Sofradaki yemeği yemeyen varsa dışarı çıkabilir. Ama bilsin ki bugün ona yemek yok, aç yatacak!” O günden sonra evde bütün kardeşler olarak asla yemek yermemişlerdi. Babalarının sözü kulaklarına küpe olmuştu.
Şimdi ise bu kadar bolluğun arasında çocuklar mutlu değil, hiçbir şeyden de memnun olmuyorlardı. İşte bu yüzden;
İnsanoğluna verilen her imkân aslında o imkana verilen doğru tepkiyle ilişkilidir. Çünkü insan bolluk içinde verdiği yanlış tepkiyle yokluk yaşayabilir. Yokluk içinde vediği doğru tepkiyle de bolluk yaşayabilir.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi!
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
***
Emeğinize sağlık
YanıtlaSilEvet insan imkanları arttıkça sanki teşekkürü de azalıyor, bu imkanları normal kabul ediyor değil mi?
YanıtlaSilDoğru tepkiler, doğru yolu dizayn eder... Unutmamak dileğiyle.
YanıtlaSilInsan yaşadığı olayları sonsuza kadar sürecek zannediyor. Oysaki ne bolluk sürekli, ne de yokluk...
YanıtlaSilBir süreliğine sınanıyoruz ..
Eskilerin başardığını peki biz nasıl başarabiliriz günümüzde
YanıtlaSilAz bedel , az teşekkür .
YanıtlaSilAz olan çok olandan her zaman daha bereketlidir. Bu sebeple de miktar arttıkça temas azalır…
YanıtlaSilNe kadar da güncel aktarılmış bir yazı…
Kaleminize sağlık hocam 😊