Misafirliğin Kısası Makbuldur

Bu coğrafyadaki insanlar misafirliği, misafir ağırlamayı ve ikramda bulunmayı severdi. Sadece tanıdıklarını misafir olarak görmez, hiç tanımadıkları biri de kapılarını çalsa "Tanrı misafiri" der ağırlarlardı. Misafir olan, misafir olduğunu misafir etmek için, "misafirliğin kıssas'ı makbuldür." der öyle vedalaşırdı. Ve çok zaman geçmeden misafir gelene de misafirliğe gidilirdi. Misafirliğe o kadar önem verilir, misafirin bereketine inanılır, evler misafirsiz bırakılmazdı. “Misafir on kısmetle gelir, birini yer dokuzunu bırakır.” denirdi.

Peki, bugünlerde nasıl?.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    

Misafir geleceği zaman günler öncesinden sözleşiliyor. Misafir hazırlığına bir hafta öncesinden başlanıyor. Çeşit çeşit yemekler, tatlılar yapılıyor, ev baştan aşağı temizleniyor. Bu kadar hazırlık, telaş, yorgunluk olduğunda da misafir bitkin bir şekilde karşılanıyor. Tekrar böyle bir hazırlık yapmamak için de misafir mümkün olduğu kadar az çağırılıyor. Bu kadar hazırlığı gören misafir de ev sahibini misafirliğe çağırmaya çekiniyor. Hatta şimdilerde misafirlerimizi dışarda restoranlarda ağırlar haldeyiz. Misafiri, ikramı kendimize külfet haline getirerek, misafirden, misafirlikten soğuduk. Yani bugünlerde makbul olan ziyaretin kısa'sı ve mümkünse kısas'ının olmaması oldu.

Oysa eskiden misafir ihtiyacını gidermek için ağırlanırdı. Evde ne varsa "ALLAH ne verdiyse beraber yiyelim" denirdi. Bazen bir tas çorba, bazen zeytin - ekmek, evindekinin en iyisi ama evindeki ortaya konurdu. Mevcutta olanlar paylaşılırdı. Böyle olunca da misafir ağırlamak külfet olmaz, keyif olurdu.

Zamanla, misafir odaları ayrıldı misafirlere, çok misafir çağırılmasa da yine de temiz tutuldu. Çocukların girmesine asla izin verilmedi o odalara çünkü çat kapı misafir gelir de kirli görse, kim bilir hakkında ne düşünürdü. Misafir havlusu, misafir nevresimi, misafir yemek takımları alındı. Misafire özel yemekler yapıldı. Zamanla hazırlığın dozu yavaş yavaş arttırıldı. Yemeklerin çeşitleri arttı ama misafir azaldı.                                                                                    

                                                                                         

Misafir de, misafir olduğu evde bu kadar hazırlık görünce rahat edemedi ve kalkerken de "misafirliğin kısa'sı makbuldür." der hale geldi. Zamanla "kısas" yani misilleme yapmak, iadeyi ziyaret yapmak için kullanılan bu kelime "kısa" kelimesi olarak kullanılır oldu.

İnsanlar kendi istekleri doğrultusunda, bazen kavramları bazen de kavramların anlamlarını değiştirirler.

Yaşantılarımız sadeliğini korurken ortaya koyduğumuz davranışlar, sadelikten uzaklaştıkça gösterişe ve bir müddet sonra da külfete dönmeye başlıyor. Sonrasında da bunu taşımak zor olduğu için yaşantımız değişiyor. Severek yaptığımızı artık zoraki olarak yapıyoruz. Haliyle kavramlarımız da ona göre şekil alıyor. Misafirliği kısas etmek yerine kısa tutmak makbul oluyor.                   

                                         

                                                                                       

Öyleyse,

Asıl olan memnun olmadığımız, zorlandığımız davranışlar için mevcut kavramları güncel yaşantımıza uygun hale getirmek veya değiştirmek değil. Yaşantımızdaki doğrular ve onların kavramsallaşmasıdır.

Bu açıdan hayatımıza girmiş kavramları yeniden düşünmek, gerçek anlamlarını irdelemek, yeniden keşfetmek bir şeyleri değiştirebilir. Eski misafirliklerde olduğu gibi misafirin ihtiyacına odaklanmak misafirliklerimizi kısas olan haline dönüştürebilir.

Kısa değil, kısas yapabildiğimiz nice misafirliklere...

                                                                                 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***