Kimin Zamanı daha Değerli?

                                       

Kimin Zamanı daha Değerli?


Derya karşı komşusu Emine Teyze ile bir kahve içimlik sohbet ediyordu...

Emine Teyze 80 yaşında gün görmüş geçirmiş emekli bir öğretmendi. Tam bir İstanbul hanımefendisiydi. Elinden her iş gelir becerikli ve iş bitiren dediğimiz tarzı olan bir hanımdı.                  

                                                                                      



Derya ise daha gencecik hayatının baharında, gezmeyi yeni yerler görmeyi çok seven hayatın hep keyif tarafını almak isteyen yakınları ile sıkı ilişkiler içinde olan bir kızdı.
Emine Teyze ile iyi anlaşırlardı. Ara sıra birbirlerine gider gelir bir kahve içimlik sohbetleri olurdu. Yine öyle keyifli bir kahve sohbetinde Emine Teyze öyle bir şey söyledi ki Derya o günden beri şu soruyu düşünüyordu:

Kimin zamanı daha değerli?

Emine Teyze, kızına çok sinirlendiğini kendisine emri vaki yaparak arkadaşına örmesi için getirdiği kazak iplerini göstermişti. “10 yumak ip... ör ör bitmez. Getirmiş koymuş bunu buraya, bana da demiyor ki anne örer misin? Kendisi gittikten sonra gördüm. Telefon ettim de söyledi. Anne aslında ben örecektim de şu an hiç vaktim yok, beceremedim de sen bir örüversen aradan çıksa, dedi bana. Çok sinirlendim ama örüp bitireceğim çünkü ipleri gördükçe sinirleniyorum, gözümün önünden çıksın gitsin istiyorum!” dedi EmineTeyze.

Neden bu kadar sinilendin kızına Emine Teyze?
E kızım benim vaktim çok değerli?
-Günlük yapmam gereken şeyler var. Planlarım var. Okumam gereken kitaplarım, kılmam gereken namazlarım oluyor ben sizin gibi genç de değilim ki çabucak yapayım bunu. Siz gençsiniz vaktiniz var daha ama ben öyle miyim? Bak yolun sonundayım daha yapacak bir sürü işim var hiç hesapta yokken getirmiş bunu bana iş etti.

                                                                               

Derya durup şöyle bir düşündü. Kimin daha önce öleceği belli değil ki Emine Teyze neden bu kadar önemsedi bu olayı?

Aslında öncelenmesi gereken hayatın tam da kendisiydi. Bize verilen ömrü nereye nasıl harcadığımız çok önemliydi. Herkesin vakti çok kıymetliydi. Yarına çıkmanın garantisini kimse almamıştı ama insan yaş aldıkça daha da çok önemsiyordu bu zaman konusunu. Kendini gün içinde hep boş şeylerle oyalanırken düşündü.

-Sosyal medyada saatlerce kaydırmalar,

-Akşam dizileri,

-Arkadaşlarla kafede lak lak yapmalar,

-Görümcem arkamdan şöyle demiş, Neden?

-Kayınvalidem eltime bardak takımı almış. Bana neden o takımından almadı?

-Gamze bana haber vermeden Elif ile sinemeya gitmişler bana neden haber vermemişler? Onu dert edin….

Peki bunlardan nasıl kurtulabilirdi?

-İlla 80 yaşına mı gelmesi gerekiyordu?

-Ya gelemezse?

-Onun yaşadığı hayat yeterince kıymetli değil miydi ki?

Bu hayatta insanın bir amacı ve onunla uyumlu bir hedefi olmalıydı ki yolda oyalayıcılarla karşılaştığın da benim zamanım çok değerli yapmam gerekenler var diyebilsin

                                                                                     

                                                                                 

İnsanın bir amacı ve amacına uygun bir hedefi olmadığında gün içinde boş boş takılmaya çok müsait oluyordu ve kimin ne dediğine çok takılıyordu.

O zaman şimdi ne yapmalıydı?

Kendine bir hedef belirlemeliydi? Hem de yaşam amacı ile uyumlu çok küçükte olsa bir hedefi olmalıydı ki artık hayatı daha da anlamlı olsun. Çünkü onun vakti de çok kıymetliydi aynı kendisi gibi…

                                                                                  ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***



























































 




 





Yorumlar

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar