İş İş diye Tutturduğum Günler

                                   

İş İş diye Tutturduğum Günler

Sıcak bir yaz sabahıydı… Esra sabah erkenden boğucu bir hisle uyanmıştı. Hem havanın sıcaklığı hem de yaşadığı stres onu çok uyutmuyordu.

Esra, yıllardır üniversite için gittiği şehirden ailesinin yanına dönmüştü. Herkes “Oh, aile evindesin artık, daha rahat edersin!” dese de Esra rahat kalmak istemiyordu. Mesleğini burada da devam ettirmek, kendini başka başka alanlarda geliştirmek istiyordu. Daha önceki yaşamı da benzerdi… Sadece şimdi ailesinin yanındaydı.

Şimdi yaşadığı şehir, daha öncekine göre daha küçük olduğundan iş bulması daha zor gözüküyordu Esra için. Bunun stresini yaşıyordu günlerdir.

“Ya iş bulamazsam? Ya mesleğimi yerine getiremezsem?

Boş durmayı pek sevmezdi Esra.                                                                                                                                                                                                                                 

                                                                                      


Hem yaz sıcağı hem bu düşüncelerden “Aaah tamam canım, bunca sıkıntı var da biz hareket etmezsek nereden gelecek bu çözüm?” diyerek hemen attı kendini yataktan.
Duşunu aldı, kahvaltısını yaptı, giyindi kuşandı… Özgeçmişini alıp düştü yollara.
Kapı kapı dolaştı. İş aradı. Kendini anlattı, ihtiyacı dinledi… Birçok da ret yedi ve eve döndü.
Yarın yine aynı…
Ertesi gün yine aynı…
Derken yabancı bir numara aradı. Evet, tahmin ettiği gibiydi! Sonunda bir müdür arıyor, onunla görüşmek istiyordu.
Görüşme tahmin ettiğinden de güzel geçmişti Esra için. İşe alınmıştı.
Her şey güzel olacak, diye düşündü.
Ders notlarını aldı, güzelce giyindi ve iş yerine doğru yol aldı.
Birkaç günü etrafı incelemek, insanları anlamaya çalışmakla geçirdi. Öyle hemen insan içine karışamazdı.
Bir gün kendi masasının başında işlerini yaparken çalışanlardan birinin öfkeyle gelip “Bu planlamalar ne zaman yapılacak? Ben yapmasam hiçbirinizin dokunduğu yok?” diye öfkeyle bağırmaya başladı bu işten sorumlu olanlara.
“Amma takıntılı adam, Allah sabır versin yanındakilere.” diye geçirdi aklından Esra ama hiç sesini çıkarmadı.

                                                                                  

                                  

Başka bir gün geldiğinde ortalıkta bir kaos vardı. Birkaç gün öncesinden ayarlanması gereken düzenlemeler yapılmadığından müşteriler problem yaşıyordu.

Bu işlerle ilgilenen çalışan ise ortalıkta yoktu. Çünkü düzenlemeyi yapmayı unuttuğu gibi o günün bugün olduğunu da unutmuştu.

Geç bir saatte gelip ortalığı karışık görünce tek dediği şey “Tamam abi ya, hallederiz!” olmuştu. Halletmişti de gerçekten ama “Bu da fazla mı rahat acaba?” diye geçirdi ve “Ortası yok mu bu işin?” dedi…

Yani herkes bir acayipti doğrusu.

Günlerce hatta haftalarca aradığı işin ortamı bu muydu?

Derken aylar geçti ve bazı durumlar hala acayip gelse de arada bir sinirlense de “Ne yapalım bunlar da böyle.” diyebiliyordu Esra.

İnsanın doğuştan getirdiği bazı özellikler vardır ve davranışları buna göre şekillenir.

Kimileri düzenliyken kimileri daha esnektir.

Kimileri yavaşken kimileri hızlıdır.

Kimileri unutkanken kimileri kolay kolay unutmaz.

Kimileri konuşmayı çok severken kimileri dinlemeyi sever.                                                                                                                                                                          


Önemli olan bu farklılıkların olması değil. Bu farklılıklarla beraber ne kadar uyum içinde yaşadığımızdır. İnsan; iletişim kurduğu insanların kendisinden farklı olması problem oluşturur zannediyor.

Oysa bu iş yerindeki farklılıklar tam da eksik kapatıyor.

Birisi yapıyor, onun yaptığını diğeri yapamıyor. Gedik kapandı. Sonra başka konularda da tam tersi…

Ve böylece insan farklı olandan öğreniyor.

Ama ne zaman?

Farkı fark edip kabul ettiğinde.

Peki o nasıl olacak?

İnsan tanıma ile…


                                                                                 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***

























































 




 









Yorumlar

  1. İnsan tanımak ne kadar kıymetli, tanıdıkça seversin hakkaten:))

    YanıtlaSil
  2. O öyle diyebilmek, hakikaten bir garezi yok aslında diyebilmek... :)

    YanıtlaSil
  3. Farkı kabul büyük konfor :)

    YanıtlaSil
  4. Bir bilse insan, tanımanın ne önemli olduğunu ve hayatı ne kadar kolaylastıracağını.. emeğinize sağlık... 🌻

    YanıtlaSil
  5. Her şey farklılıkları fark etmekle başlıyor👍

    YanıtlaSil
  6. Kimsenin bize garezi yokmuş meğer, sadece farklıymışız..:) Bunu farketmek ne büyük nimet 🤲

    YanıtlaSil
  7. İnsan tanımadığı bilmediği hiçbir konuyu yonetemiyor da aslında, ne kadar önemli tanımak ...

    YanıtlaSil
  8. İnsan davranışlarının sebebini anlayınca normalde kızdığı durumlardan keyif hale geliyor 😂

    YanıtlaSil
  9. Karşıdaki kişinin ilk o özelliği ile tanışınca bunu o insanın bütünü zannediyoruz, ah bi ön yargıyı bırakıp tanımayı denesek

    YanıtlaSil
  10. O yüzden kim kimdir değerlidir ;)

    YanıtlaSil
  11. Ilk başta uyuz olduğun kişinin aslında sana da bir katkısı olduğunu anlayınca kalbin yumuşacık oluyor . Bunun içinmi yoruyormuşum kendimi demeye başlıyor insan

    YanıtlaSil
  12. insan çok istediği işi, eşi, okulu, çocuğu buluyor. sonra insan faktörü devreye girince şaşırıp kalıyor. insanı tanımak çok ama çok önemli. hiç bir kariye planı, evlilik hayali insansız olmuyor çünkü. kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  13. Farkı önce fark etmek ve sonra da o farkı kabul etmek… Yazarken ne kadar kolay, yaparken ne kadar zor; ama bir o kadar da kıymetli…
    Kaleminize sağlık hocam 🌹

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar