İçim Daralıyor
İçim Daralıyor
“Kaç kere kitaplarını koyma şu koltukların üzerine dedim. Kalk ve al şu kitapları şuradan.” dedi Firuze.
Maysa yarı şaşkın “Tamam Gunça sakin ol, alıyorum hemen. Sen eskiden böyle değildin, bağırıp çağırmazdın ne oldu sana? Sende bir şey var hadi anlat.” cevap verdi.
Gunça “Bir şeyim yok benim. Yeter artık Maysa git başımdan rahat bırak beni. Ben hava almaya gidiyorum” deyip hırkasını alıp kendini bir solukta dışarı atmıştı Gunça. Son zamanlarda nefes alamadığını hissediyordu. Evlerine yakın olan parkta biraz yürüyor sonra bir banka oturup ağlıyordu. Neden ağladığını bilmeden... İçi daralıyordu. Tıpkı şişmiş bir balon gibiydi bir iğne ucunu dokundursalar hemen patlayıveriyordu. Biraz önce de Maysa’ya patlamıştı. Neler oluyordu anlamıyordu. 2 haftaya kadar her şey yolundaydı.
Gunça babasını erken yaşlarda kaybetmiş annesi ve iki erkek kardeşiyle beraber Türkmenistan’da dedesinin evinde yaşıyorlardı. Annesine her işinde yardım eden bir gençti. 19 yaşında olmasına rağmen 30 yaş olgunluğuna sahipti. Okumak için annesiyle birlikte Türkiye’ye gelmişlerdi. Annesi İstanbul’da çalışıyor kendisi Ordu’da üniversitede okuyordu. Maysa da onun hem sınıf hem de ev arkadaşıydı.
Annesi işten ayrılmıştı. O yüzden dayısı bir aylık tatilde Gunça’ya kendi çalıştığı kurumdan iş ayarlamıştı. Okullar ara dönem tatili olur olmaz hemen otobüsle İstanbul’a gitmiş ve çalışmaya başlamıştı. Çalıştığı iş yerinde diğer çalışanlardan biri bardaklar daha iyi temizlensin diye iki kimyasal temizlik maddesini karıştırmış, bardakların içerisine dökmüştü. Bunu bilmeyen Gunça bardakları yıkamış ve kimyasallardan dolayı eli yanmıştı. Birkaç gün izin alıp dinlenmiş sonra elleri o halde olmasına rağmen çalışmaya devam etmişti. Annesi aynı zamanda yeni bir eve taşınmıştı ve maddi desteğe ihtiyacı vardı. Bütün bu yaşadıklarına rağmen annesinin yanında olmaktan, ona destek olmaktan mutluydu. Yaşamdan da keyif alıyordu. Peki ne oldu da böyle hazırda patlayacak balona dönmüştü?
İçi çok daralıyor kesik kesik nefes alarak konuşuyordu. Okula gidiyor anlatılan dersi dinlemeye çalışıyor ama kısa sürede dikkati dağılıyordu. Canı çok sıkılıyor bir an önce sınıftan çıkmak istiyordu. Yakında sınavları başlayacaktı ders çalışmayı istiyordu. Masa başına oturuyor beş dakika da sıkılıp kalkıyordu masadan. En ufak şeylerde Maysa’ya kızıyor onunla tartışırken buluyordu kendisini. Ve bu hallerine anlam veremiyordu. Kendisi de böyle olsun istemiyordu. Hareket etmek istiyor ama hareket edemiyor, canı hiçbir şey yapmak istemiyordu. İçi daraldıkça ağlamak istiyordu. “Psikiyatriste mi gitsem acaba ne oluyor bana?” diye düşünmeye başladığı sırada Maysa seslenmişti.
Gunça sen iyi gözükmüyorsun Leyla ablayla bir görüşsen. Biliyorsun o insanın halinden anlıyor. Sana yardımcı olabileceğini düşünüyorum ne dersin?
Maysa’ya cevap vermedi ama aklına yatmıştı. Leyla ablasını ziyaret etmeye karar verdi. Ziyarete gittiğinde anlamıştı Leyla ablası halinden bir sıkıntısı olduğunu.
-Leyla: Gunça eski canlılığın kaybolmuş, bakışların anlamını yitirmiş gibi boş boş bakıyor iyi misin, diye sordu?
-Gunça: İyi değilim abla, diye cevap verdi.
-Leyla: Hayır olsun neyin var, dedi?
-Gunça: Bilmiyorum abla içim daralıyor, canım hiçbir şey yapmak istemiyor, dedi.
-Leyla: Ne zamandır böylesin, diye sormaya devam etti?
-Gunça: İki haftadır, diyerek yanıt verdi.
-Leyla: İki hafta önce hayatında ne değişiklik olmuş olabilir? İstanbul’dan ne zaman döndün, diye sordu?
-Gunça: Bir ay oldu. Tatilde yoğun çalıştım. Zaten Ordu benim için tatil yeri gibi. Yazın 3 ay çalışıyorum kışın 9 ay tatil, deyiverdi
-Leyla sormaya devam etti: Peki okul dışı neler yapıyorsun?
-Gunça: Hiçbir şey. Bu aralar sadece dizi izliyorum diye karşılık verdi.
-Leyla: Ne zamandır izliyorsun, diye sordu?
-Gunça: İstanbul’dan döndükten sonra...
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi!
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
***
İnsanoğlu tükettikçe mutlu Olabileceğini zannederken asıl mutluluk Üretim ile sağlanabilir.
YanıtlaSilÇok güzel ☺️
YanıtlaSilHayat nasıl da zıtlıklarla dolu…anda ne alıyorsan toplamda tam zıttı📌
YanıtlaSilİnsanoğlu olarak hepimiz öyle değil miyiz? Tükettikçe tüketesimiz geliyor. Bu da bizi mutsuz ediyor. Eskiden annelerimiz tatile gire girmez mutlaka kızlara el işi yapmaları için ip, tığ, iğne verirlerdi. Şimdi daha iyi anlıyorum neden olduğunu?
YanıtlaSilİnsanın ürettikçe üretesi, tükettikçe de tüketesi gelir. Tüketimlerimiz de bizi hareketsizleştirip mutsuz etmeye başlar. Eskiler boşa dememiş: “Nerede hareket, orada bereket.”
YanıtlaSilKaleminize sağlık hocam 🌸
tüketimleri azaltıp üretimleri arttırdığımız mutlu günleree...
YanıtlaSilHayat ne kadar ilginç tam bugün neden brnim canım bu kadar sıkkın diye düşünürken karşıma çıkan yazınız :) insan bir şeyler ortaya koymaya başlayınca kryif almaya başlıype
YanıtlaSil