Güzelleşebilmenin Sırrı

                 

Güzelleşebilmenin Sırrı

Zeynep sabah yürüyüşünü yapmak için evden çıktığı anda okul telaşı içindeki çocukları, anne-babaları ve onların oluşturduğu sabah trafiği ile karşı karşıya kaldı. Evinin tam karşısında bir ilkokul vardı. Tüm günü onların gürültüsüyle geçiyordu.

“Tamam, çocuksunuz anlıyorum da bu kadar gürültü yapmak zorunda mısınız?” diye söylendi kendi kendine. Sırf şu çocuk gürültüsünden kurtulmak için sevdiği mahallesinden bir dönem uzaklaştığı bile olmuştu. Her teneffüs okulun bahçesinden gelen çığlıklar canına tak etmişti. Hele de havaların güzel olduğu zamanlarda evin camları da açıksa, sanki tüm çocuklar onun evinin içinde gibi oluyordu.

                                                                                   

Evinin yakınındaki parka doğru ilerlerken çocukların annelerine isteklerini sıralamasını, ağlamasını, bağırmasını izlerken annelerin verdikleri tepkilere şaşırıyordu. Sakince çocuğuna istediğinin yanlış olduğunu anlatanlar, sessiz kalarak durumu yönetenler, hareketleriyle çocuklarını eğlendirip dikkatini başka yöne çekenler… Nasıl yapıyorlardı bir türlü anlayamıyordu…                                                                                                                                                            

Kendisi bekârdı, ama arkadaşlarının çoğu evli ve çocukluydu. Arkadaşlarıyla buluştuğu zamanlarda hem çocuklarıyla ilgilenip hem de sohbet edebilmeleri ona göre şaşılır şeydi, anne olmak çok zor bir işti. Tabii ki ne okulun çevresinde, ne sokakta ne de arkadaşlarının arasında kimse bu işi dört dörtlük yapmıyordu. Şikâyet eden, bağıran hatta çimdikleyenlere de rastlıyordu.

Ama yapan nasıl yapıyordu?

Bu durumu güzelleştirebilen annelerin sırrı neydi?

Yürümeye devam ederken, kendi çocukluğu geldi aklına. Hiç de kolay bir çocuk değildi. Durduğu yerde durmayan, yemek yemeyen, evin kapısına penceresine tırmanan haylaz bir kız çocuğuydu. Dedesi annesine “Oğlum yok diye üzülme kızım, bu deli kız erkek çocuklarını aratmıyor” diye kahkaha patlatıp takıldığını duyardı hep. Annesi sakin bir kadındı. Kolay kolay bir şeye kızmazdı, ama sakinliğinin altında da gizli bir otoritesi vardı. Bir kere kaşını kaldırdı mı işte o zaman Zeynep evde kaçacak delik arardı. Sonra ablasını düşündü. Ablasıyla arasında jenerasyon farkı vardı. Doğduğunda önce kıskanmış sonra kardeşinin ismine kendisi karar vermiş, küçük bir anne olmuştu. Annesinin yükünü alıp bu haylaz kızı oyun arkadaşı yapmıştı kendine.

Her şeyi güzel yapabilmek gibi bir marifeti vardı ablasının. Zeynep her yemek yemediğinde, her mızmızlık yaptığında onunla türlü türlü oyunlar oynar, yemek yemenin güzelliğini, faydasını anlatır, kardeşini mutlaka ikna ederdi. Parka götürdüğünde yaramazlık yapan diğer çocuklara da kızmaz, onlara mutlaka nasıl güzel oynayacaklarının formülünü verirdi. Parktaki diğer ablalar ve anneler Zeynep’in ablası varken sohbetlerini hiç bölmeden, oturdukları banklardan kalkmadan keyiflerine bakarlardı…                                                          

                                                                                 
                                                                                       
                                                     

İnsanoğlu hayatında bir şeyi karşısındakine yaptırmaya o kadar konsantre oluyor ki onu yaparsa, karşı tarafın alacağı faydayı, keyfi ona anlatmayı unutuyordu. Sadece olsun istiyor ve olmadığında da neden olmadığını bir türlü anlayamıyordu. Doğruları söylerken onu güzelleştirmeyi, iyi gelecek kısımları dile getirmeyi hep atlıyordu. Hani denir ya önemli olan ne söylediğin değil, nasıl söylediğindir diye. İşte insan nasıl söylemesi gerektiği kısmına hiç mesai harcamadan söyledikleri harfiyen yerine getirilsin istiyordu.
- Bir anne çocuğu sözünü dinlesin,
- Bir patron verilen iş söylediği gibi yapılsın,
- Bir öğretmen verdiği ödevler eksiksiz tamamlansın,
- Bir eş istediği yemek önüne koysun istiyordu…
 
Bir spor eğitmeni söylediği hareket doğru bir şekilde hiç irdelenmeden yapılsın isterken, onu vücuda faydasını ve ardından vücutta salgılanacak hormonlarla oluşacak keyfi ve bir de üstüne iyi görünmenin güzelliğini anlatmayı atlayabiliyordu.

İşte çocuk yetiştirmek de böyle bir şeydi. Sadece yapılacaklar listesi olarak görülen çocuklar sadece büyütülmüş olur, yetiştirilmiş olmazdı. Çünkü yetişebilmesi için ona doğruları güzel söylemek, doğruların hem faydasını hem de keyfini anlatabilmek gerekiyordu… İşte bu hayattaki en zor şeylerden biri olan insan yetiştirmenin, bu durumu güzelleştirmenin sırrı buydu.                                                                                                                                                                     
                                                                          


Aslında hayatta sadece çocuklarımızdan değil, çevremizdeki insanlardan da sorumlu olduğumuzun anladığımızda biz de bu sırrın farkına varabiliriz. En yakınımızdan en uzağımıza kadar, birine doğruyu söylemenin değerli ama doğruyu güzelce söylemenin daha da değerli olduğunu görmeye başlarız. Çünkü insan doğruyu bilir, ama onu yapabilmesi, motive olması için bilmek yetmez. Ondan alacağı faydayı ve keyfi anladığında bildiği bilgi anlam kazanır…
 
Zeynep zihnindeki bu düşüncelerle yürüyüşten geri dönerken okuldan gelen seslere istemsizce gülümsediğini fark etti…
 

                                                                                 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***































 




 



























Yorumlar

  1. Kaleminize sağlık hocam. Öykünün içine girip başkasına anlatabilecek gibi icsellestirdim. :) Doğruyu güzel yapmanin, onu bilmenin yanı sıra neden yapmalıyız yaparsak ne oluru hele de çocuk yetiştirmede anlatmak, güzel olmus

    YanıtlaSil
  2. İnsanların en çok tıkandığı noktada zihnini açan, farkındalık oluşturan bir yazı olmuş. Ne kadar kıymetli faydayı güzel sunabilmek...

    YanıtlaSil
  3. Bilen ve bilmeyen bir olur mu? O tebessüm işte
    Emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil
  4. Ne güzel bir yazı olmuş kalemine sağlık hocam☺️ Her şey tüm detaylar gözümde canlandı resmen 🤩

    YanıtlaSil
  5. Doğruyu ve güzel tepki verebilmek dileğiyle. Kulağımıza küpe yapmamız gereken bir yazı olmuş :)

    YanıtlaSil
  6. Hayatta her sahnemiz bir sunum ve bu sahnede doğruyu güzel anlattığımızda karşı tarafta bir anlamı oluyor😊🌸 Emeğinize sağlık🍀

    YanıtlaSil
  7. Güzel bir yazı olmuş emeğinize sağlık

    YanıtlaSil
  8. Kıymetli bilgiler, kaleminize sağlık... :)

    YanıtlaSil
  9. Güzelleştirebilenlerden olmak nasip olsun :)

    YanıtlaSil
  10. Bizler bir şeyi doğru yapınca yeterli olduğunu sanıyoruz ama aynı zamanda bunu güzel yapıuyor olmamız gerek elinize sağlık 🌷

    YanıtlaSil
  11. Doğruyu güzel yapanlardan olmak dileğiyle...

    YanıtlaSil
  12. Guzellesebilmek nasip olsun, çok güzel anlatilmis, kaleminize saglik ;)

    YanıtlaSil
  13. Atladığımiz önemli noktaları bize hatırlattığınız için teşekkürler. Faydalı olan bu Yazınızi keyifle okidim:)

    YanıtlaSil
  14. o kadar doğru bir yazı ki, olsun istiyoruz ama neden olması gerektiğini anlatmaya tenezzül etmiyoruz, elinize emeğinize sağlık ❤️

    YanıtlaSil
  15. Doğruyu güzel sunabilmek.. ne güzel kaleme alınmış bir yazı

    YanıtlaSil
  16. Çok uzun zamandır düşündüğüm bir konuydu çok ihtiyacımı giderdi

    YanıtlaSil
  17. Gerçeği insanın kucağına bomba bırakmak gibi değilde, onda uygulama isteği oluşturacak şekilde anlatabilmek ne kadar kıymetli...

    YanıtlaSil
  18. Tam da benim için yazılmış gibi... Kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  19. Emeğinize sağlık. Güzel bir yazı olmuş. Doğruyu güzel yapılınca keyifli hale geliyor hayat

    YanıtlaSil
  20. Her doğru güzel sunulduğu zaman etkisi artar. Ne kadar önemli bir konuya parmak basılmış. Kaleminize sağlık

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar