Beklemediğin Kadar Mutlusun
Beklemediğin Kadar Mutlusun
"Gökten 3 elma düştü.. Biri prens ile prensese, biri anlatana, biri de dinleyene..."
Masalın son cümlesini de okuyup, kitabı kapattı Sema.
"Neden bütün masallar mutlu sonla bitiyor ki, evleniyorlar ve onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine... Oysa daha yeni başlıyor her şey. Evlendiğinde her şey bitmiyor ki baştan yeni bir hikaye yazılıyor şimdi." diye söylendi, sesi de fazlaca çıkmıştı. Sonra kızına baktı acaba uyandırdım mı, diye. Neyse ki uyanmamıştı. Sonra kızının üzerini örttü ve kendi masalını düşünmeye başladı Sema.
Bugün evlilik yıl dönümleri idi. Bütün gün, eşi için yemek hazırladı. Hem de eşinin en sevdiği yemeklerden; mercimek çorba, hünkar beğendi ve pilav. Sonra da bir kutlama pastası yaptı. Kızları küçük olduğundan dışarıda değil, evde kutlamayı uygun görmüştü. Her şeyi hazırladı, sofrayı kurdu, giyindi, süslendi, eşini beklemeye koyuldu. Eşi her akşam mesaiden geldiği saatte geldi, her zamanki gibi anahtarla açmak yerine zile bastı. Uçar gibi gitti Sema kapıyı açmaya, büyük bir neşe ile. Öyle ya, bugün evlilik yıldönümleri idi. Koca bir buket kapıda onu bekliyordu. Kapıyı açarken, kocaman bir gülümseme yerleşti suratına. Ta ki kapı tamamen açılıp, eşini gördüğü ana kadar. Elimde kocaman bir buket yoktu, hatta küçük bir buket de yoktu, hatta bir tek gül bile yoktu. Eli boştu, hem de bomboş. Yani en azından hediyeye benzer bir şey yoktu. Zincir marketlerin birinin poşeti vardı, elinde. Yavaş yavaş gülümsemesi soldu Sema’nın. "Hoş geldin." dedi yarım ağız. "Hoş bulduk canım." dedi eşi. "Akşam film izlerken yeriz diye bir şeyler aldım." dedi poşeti uzatırken. Semanın biraz morali bozulmuştu ama sonra hemen toparlandı. Eşi evlilik yıldönümlerini unutacak değildi ya. Kesin küçük bir kutusu olan bir hediye almıştı da montunun cebine saklamıştı. Tekrar gülümsemeye çalıştı. Kapıyı açtığı zamanki kadar kocaman olmasa da gülümseyerek mutfağa geçti, "Belli ki bana sürpriz yapacak." dedi fısıldayarak.
Normalde mutfak masasına hazırladığı sofrayı, günün anlam ve önemine istinaden salona kurdu. Sofrayı hazırladı, eşini çağırdı. Eşi sevdiği yemeklerin hazırlandığını görünce çok mutlu oldu. "Kurt gibi açıktım, bugün çok yoğundu, bütün gün müşteriler ile uğraştım, öğlen de doğru düzgün yemek yiyememiştim, ellerine sağlık hayatım." dedi. Her günkü yemekleri gibi yediler yemeklerini, gündelik şeylerden konuştular. Sema yüzüne kondurduğu gülümsemeyi orada tutmaya çalışıyordu ama her geçen dakika daha da zor oluyordu. Bir yandan acaba unutmuş olabilir mi, diye düşünüyor, yüzü düşüyordu? Sonra "Yok unutmamıştır, sürpriz yapacak belli ki bana." diyordu. Eşi sürpriz oyununu çok iyi oynuyordu, hiç de renk vermiyordu. Yemekler yenildi, sofrayı kaldırdılar. Eşi her zamanki gibi sofrayı toparlamaya yardım etti.
Sonra da günlük haberlere bakmak üzere köşesine çekildi. Sema hem bulaşıkları toparlıyor hem de kafasında senaryolar yazıyordu. "Kesin geçen AVM'de gezerken kuyumcuda gördüğüm bilekliği aldı." Bu sırada eşi seslendi. "Çay hazır mı hayatım, çayı içip erkenden yatacağım bugün çok yorgunum." "Getiriyorum canım." dedi Sema ama bu sefer sesinin rengi solmuştu. "Sürprizi biraz fazla abarttın ama canım." dedi fısıldayarak. Çayı getirdi, yanında, da yaptığı pastayı, kalp şekilde bir pasta yapmıştı. "Evlilik yıldönümümüz kutlu olsun hayatım." dedi. Eşinin suratı birden şaşkın bir hal almıştı. Bir yandan gülümseyerek "Ne güzel bir pasta. Nice yıllara." diyebildi. Sema o an anladı ki, eşi sürpriz falan yapmıyordu. Bayağı bayağı unutmuştu evlilik yıldönümlerini. Eşine hediyesini uzattı, "Güle güle kullan." diyebildi sadece. Sonra o an oradan uzaklaşmak istedi. Dünya başına yıkılmış gibiydi. Öyle emindi ki eşinin de unutmayacağına. Hızlıca çayları doldurdu, yarım yamalak bir bardak içti ve "İnci’nin uykusu gelmiştir." diyerek kızını da alıp, kızının odasına geçti. Bir kitap aldı, "Bari mutlu biten bir hikaye okuyalım." dedi.
Bütün gün bir film şeridi gibi gözünün önünden geçti. Sonra kitabın son satırlarını tekrar göz gezdirdi. "Prensle prenses evlenmiş ve hayatlarının sonuna kadar mutlu mesut yaşamışlar."
"Yok, öyle değil, mutlu falan yaşamıyorlar." dedi kendi kendine. Sonra neden bu kadar mutsuz olduğunu düşündü. Normalde eşi çok düşünceli bir adamdı. Hatta geçen gün Sema hastalanmış, evin bütün işlerini eşi yapmış, hatta pek beceremese bile Sema için çorba bile pişirmişti. Bütün akşam da onunla ilgilenmişti. Sonra biraz daha düşününce böyle birçok anı yaşamışlardı, eşinin onu mutlu ettiği birçok gün. Peki, bugün neden bu kadar mutsuz olmuştu. Sonuçta evlilik bir günlük olay değildi. Toplama bakıldığında fena bir çiftte sayılmazlardı. Öyleyse bugün neden bu kadar mutsuz olmuştu.
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi!
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
***
Bu açıdan düşünmemiştim hiç ve haklısınız. Gerçekten de insan birseyin olmasinı çok beklediginde ve o şey olmadığında çok üzülüyor. Ama işte hiç mi bişey beklemiyor olmamız lazım?
YanıtlaSil''Oysa mutsuzluk veya mutluluk neyle karşılaştığınla değil, ne beklediğinle ilgiliydi.'' Çok güzel özetlemiş beklentimizin hayatımıza etkisini... Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilEvet bu hayatta tüm çevremizdeki insanlardan bu eşimiz, çocuğumuz, annemiz, babamız veya bir arkadaşımız olabilir eğer mutlu olmak istiyorsak beklentiyi hep küçük tutmamız gerekiyor tersi olduğunda bu hikaye gibi oluyor.Çok güzel olmuş yüreğinize sağlık hocam.☺️
YanıtlaSilKadınların özellikle özel günlerde, beklenti hatasına düşmeleri çok sık yaşanan bir durum.. bu durumu çok güzel özetlemişsiniz.. kaleminize sağlık.. :)
YanıtlaSilkaleminize sağlık.
YanıtlaSilUmduğumuz başka, bulduğumuz başka.. E tabi ona göre de mutsuzluğu değişiyor insanın..🌸
YanıtlaSilKaleminize sağlık çok güzel ve güncel hayatın içinden bir yazı olmuş.
Hayatin içinden her aileden bir yazı, neler bekliyoruz ve nasıl mutsuz oluyoruz, kaleminize saglik;)
YanıtlaSilBeklentin karşılanmadığında kırılmayacağın kadar insanlara yap…
YanıtlaSilİnsanın beklentisi kendinden olmalı. Beklentiyi doğru yere yerleştirebilmek dileğiyle... Kaleminize sağlık 🌻
YanıtlaSil“İnsanın kendi ile ilgili mutsuzluğu da kendinden yüksek beklentilere girmesinden kaynaklı olabilir mi?”
YanıtlaSilSorusunu getirdi aklıma
Kaleminize sağlık 🌸
Doğru beklenti... kontrol etmeye çalışmamak...
YanıtlaSilBeklentilerimiz ne kadar dışardan olursa hayal kırıklığı da o kadar fazla oluyor, çoğu evlilikte böyle herkes şunu yapmış bizde de aynısı olmalı sen istiyorsun ama karşı tarafın haberi var mı ? Çok güzel olmuş emeğinize sağlık
YanıtlaSilAh şu beklenti Ah... emeğinize sağlık💕
YanıtlaSilKalemine sağlık hocam. Gerçekten iyi bir yazı. İnsan buradan ilişkinin de aslında ne olduğunu ve ne olmadığını anlayabiliyor. Aslında iyi bir eş olmuşlar. Tabi beklenti dışarıdan olunca ve beklentine göre davrandiginda insan üzülebiliyor. Yazdığınız gibi beklenti sonuçla ve beklediğine göre olunca olumsuz sonuçla karşılaşınca insan mutsuz oluyor...
YanıtlaSilKendini mutlu edebilmek ne kadar mühimmiş oysa ki 😊
YanıtlaSilDış dünyayı kontrol etmemiz mümkün değil.. O nedenle en iyisi dışarıdan beklentiyi en düşük şekilde tutmak.. Yoksa mutlu olmak çok zor..
YanıtlaSilbeklenti mutluluğun sırrı ;) elinize sağlık
YanıtlaSilYaşamayan yoktur :) acı ama gerçek... bizim mutluluğumuz yine bizim elimizde. Şunu bilmek ne büyük konfor. ALLAH razı olsun
YanıtlaSilmutlu giden bir ilişkiye çelme takan bir şey beklenti...
YanıtlaSilEmeğinize kaleminize sağlık, insanın beklentisi kendisinden olması çok kıymetli.
YanıtlaSilbeklentim yok dense de bekleniyor 😊
YanıtlaSil