Çorap’ın Taktiği

    

Çorap’ın Taktiği

Gözünü açmadan bir miyavlama sesiyle uyandı. Acıklı ve ısrarlı bir sesti. Ardından annesinin “Sen mi geldin, haberi aldın demek ki nerelerdeydin?” konuşması devam ediyordu. Kedi miyavlıyor annesi cevap veriyordu. Bu heyecanlı diyaloğa kayıtsız kalamazdı. Pijamalarını bile çıkarmadan hemen alt katta bulunan mutfağa doğru indi.

Annesinin bir zamandır yolunu gözlediği Çorap ile karşılaştı. Gerçekten de dediği kadar vardı. Patilerinde beyaz çorabı andıran tüyleri vardı. Ayrıca çok da sevimliydi. Normal şartlarda kedilerden hazzetmezdi annesi.

Peki Çorap, annesini nasıl ikna etmişti?

Şermin hanım evin lideri konumunda bir hatundu. Eşi vefat ettikten sonra da yıllarca çocuklarına kendisini adamıştı. Problem çözme becerisi yüksek, fayda vermeye odaklı biriydi.   

                      



Yıllarca çocukları hayvan getirip beslemek istediğinde her seferinde karşı çıkardı. Sonrasında ise dayanamaz tüm sorumluluğu alır, en çok o severdi. Ne civcivler, köpekler, ördekler, keçiler, kuşlar, balıklar geçmedi ki o haneden. Tabii ki bunların birçoğu çiftlik evlerinin olduğu yerde mümkündü. Yoksa eve hayvan girmesi onun kurallarına aykırıydı. Balık ve kuş ise türlü oyunlarla sokulabilmişti. Kedilerden ise hazzetmezdi.

Yıllar geçti çiftliklerindeki evlerine gidip geldikçe yavru bir kedi gelmeye başlamıştı. Oyunbaz, sevimli ve Şermin Hanımın sınırlarını bilen. Evin halkı çok sevmişti, Şermin Hanım ise halen mesafeli ve pek yüz vermiyordu.

Ailenin çiftlikte en keyif aldıkları vakit, bahçeye açılan teraslarında yaptıkları enfes kahvaltılar oluyordu. Ağaçların gölgesi eşliğinde bahçe mahsulleriyle oluşan kahvaltıların tadını başka yerde bulmak mümkün değildi. Yine ailecek oturdukları kahvaltı sofrasında evin büyük oğlu:

-Anne, kaşar peyniri yok?

Anne: Ben koymadım.

Büyük oğlu: Bitti mi?

Anne: Hayır.

Büyük oğlu: Neden koymadın?

Anne: Bütün kaşarı kediye yediriyorsun da ondan.

Büyük oğlu: Kendi hakkımdan veriyorum ki ben, karışma bize.

Şermin hanım oğlunu kırmak istemedi ama içinden de “Bir aç kedimiz eksik!” diyordu.

O gün Çorap çok iyi bir avla gelmişti, evin etrafındaki minik fareleri kovalama şovunu en çok Şermin hanıma gösteriyordu. Şovunu gösterdikçe Şermin hanım mutlu oluyor, Çorap’ın marifetlerine göz kırpıyordu. Şermin hanım için en önemli şey etrafındakilerin fayda vermesiydi. Çünkü fayda vermeyen şey muhakkak zarar verirdi. Küçük torununa oyun arkadaşı hem de evin fare bekçisi rolünü kapmıştı. Ayrıca evin lideri Şermin hanımın gözüne girmeyi de başarmıştı.

                      

Aradan bir sene geçmişti. Tekrar çiftlik vakti gelip çattığında gözü Çorap’ı arar olmuştu Şermin hanımın. Günler geçmiş Çorap gelmiyordu. Bir gün Çorap’ın arada yanında getirdiği siyah bir kedi geldi ve Şermin hanım ona yemek verip nasihatler etti. “Çorap neredeyse söyle ona, gelsin biz geldik.” dedi ve kızına dönüp “Eğer hayvanlar dilimizi anlıyorsa ve Çorap’la görüşüyorsa göreceğiz bakalım, yarın Çorap gelecek mi?” diyerek gülümsedi.

Ertesi gün Çorap gelmişti. Tüm cilvesi, sınırları ve tok gözlülüğüyle. Evin içine giriyor ama en ufak bir işarette dışarı çıkıyordu. Gözü hep Şermin hanımdaydı. En ufak bir hareketine göre sınırlarını belirliyordu. O arada minik bir fındık faresi avlamış ve etrafında dolanıp Şermin hanımdan ödülünü bekliyorken buldular. Şermin hanım çoktan tahrik olmuş ve yakın zamanda vefat eden büyük oğlunun stili ile kaşarları vermeye başlamıştı. Çorap mutluydu, Şermin hanım ise oğluyla anılarını canlandığı için hüzünle karışık keyifliydi. Anne olmak, lider olmak… Hep mücadeleye devam etmek ve bir o kadar da hayata tutunmaktı onun için. Çorap ise günün mutluluğu olmuştu. Çorap karnı tok, günlük şovunu yapmanın hazzı ile kendine bir dinlenme köşesi bile bulmuştu.


Şermin hanım ise işlerine dönerken; 
“Hayat nasıl da mutlu edecek sebepler buluyor…” diyerek kendi koşturmasına devam etmişti. Hayat her zaman insanın lehinedir. Kimi zaman zorlar; kişinin performansının bir tık üstüne çıkabilmesi için. Kimi zamanda yanağından bir makas alır. Bazen de yoklukla sınar, varlıkta olanların kıymetini bilmek için.  İlişkilerimizde de kimi zaman koyduğumuz sınırlarla kimi zaman ise önyargılarımızla sınanırız. Yine hayat hep lehimize… 
Şermin hanım da yaşadığı acı kayıp sonrası hayatında var olanların sadece faydasına değil artık verdiği keyifleri de görmeye çabalıyordu. Çünkü oğlunun en çok annesi için istediği şey buydu. Doğru olanı güzelleştirmek, neşe katmak… 
Şermin hanım için gün hem faydalı hem de keyifle başlamıştı bile.. Darısı bizlerin başına :)

                                                                                 ***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***





 




 



















Yorumlar

  1. Doğruyu yaparken güzeli eklemek bambaşka bir keyif veriyor🍀Emeğinize sağlık😊🌸

    YanıtlaSil
  2. Hayatta fayda verirken keyif de alabilmek dileği ile.. kaleminize sağlık..

    YanıtlaSil
  3. İyinin kıvamını bulabilelim inşAllah ;)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar