Normal Değil Ki Normalleşsin…
Normal Değil Ki Normalleşsin…
Açık kahverengi gözlerini ufka dikmiş, sabahın sessizliğinde, tenine vuran hafif rüzgarı hissediyordu. Sabah yürüyüşünü tamamlamıştı. Termosuna koyduğu kahvesinden bir yudum alırken kuş cıvıltılarının sesleriyle güne başlamanın tadını çıkarıyordu. En büyük hayaliydi bahçeli, herkesten uzak sessiz sakin bir evde yaşamak…
Çocukluğundan beri apartman hayatında yaşadığı için ilk kez deneyimlediği bahçeli evi ona taşındığı günden beri sevinç kaynağı olmuştu. Yürüyüş yolunda kendisinden başka kimseyi görmediği için çok şaşırmıştı. “İnsan böyle bir muhitte yaşayıp sabahın bu güzel saatlerinde nasıl eve tıkılabiliyor ki?” diye içinden geçirdi. “İnsan…”, dedi kendi kendine. “İnsan, aslında hiç normal olmayan şeyleri nasıl da normali haline getirebiliyor...”
Oturduğu evleri düşünürken üniversite zamanlarını hatırladı… Aslında o zaman onlar da benzer bir şey yaşamışlardı. Yurt arkadaşıyla eve çıkmaya karar vermiş, deniz kenarında yürürken çok yeni olmayan bir apartman dairesinin penceresinde bir kağıt gözlerine çarpmıştı: “Kiralık”… Hiç hayal bile edemeyecekleri, deniz manzaralı, denizi gören cephesi boydan boya cam olan bu ev, fakülteye de çok yakındı. Böyle bir evin kirasını düşünmüş, evin durumundan öğrenciye vermeyeceklerini anlamış “Yine de soralım…” demişlerdi... Ne mi olmuştu?
Karadenizli ev sahibinin onlara kanı ısınmış da, hiç öğrencinin olmadığı bu apartmanda, daireyi bu iki öğrenciye vermeyi kabul etmişti. Hem de uygun fiyata, hem de başka evlerde kalan arkadaşlarından çok daha uygun fiyata... Aslında bu durum da, bu ev de hiç normal değildi…
İlk aylarında her sabah kahvaltıyı deniz manzaralı balkonlarında yapıp ders dönüşü denize bakan berjerlerinde kahve yudumluyorlardı... Misafir olarak gelen arkadaşları ara sıra gördükleri bu manzaraya hayran kalıyorlardı. Bir süre sonra bu güzel daire, güneş çok geliyor diye hiç açılmayan perdesiyle, sadece arkadaşları gelince çıkılan bir balkona dönüşmüştü… Eve gelir gelmez odalara geçiliyor, kimi zaman denizi haftalarca görmüyorlardı bile. Manzara hâlâ aynı güzellikteydi, ama onlar için çoktan normalleşmişti.
Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; İnsan uzun vadede maruz kaldığı şeyleri normalleştirmeye meyillidir...
• Gözleri sağlıklı birinin her sabah uyandığında o gözlerin görmesinin bir mucize olduğunu fark etmemesi gibi…
• Yazın sulu şeftali yediği ağacın kışın kupkuru bir dala dönüşüp yakacak olması gibi…
• Her gün temiz suya ulaşabilmesi için musluğu açmasının yeterli olması gibi…
• En muhtaç şey olan oksijene hiçbir ücret ödemeden ulaşması gibi…
• Bir şeyi ellerimizle kavramak için dışarıdan desteğe ihtiyaç duymamamız gibi…
İnsanoğlu sık karşılaştığı için bu mucizeleri bile normalleştirebiliyordu. Ta ki elinden alınana kadar... O göz görmemeye, o ağaç meyve vermemeye, o su akmamaya, o oksijen yetmemeye, o eller tutmamaya başlayıncaya kadar…
Bir mucizeyi normalleştiren insan nasıl olur da oturduğu bahçeli evi normalleştirmezdi ki? Bunların hepsi çok nefse hoş şeylerdi, kolay normalleşirdi. İnsan kendisine yapılan jestleri, verilen imkanları kolaylıkla normalleştirebilen bir canlıydı.
Gözlerini ya da o gözlerin gördüklerini...
Kulaklarını ya da o kulakların duyduklarını...
Ellerini ya da o elleriyle kavrayabildiklerini...
Peki nasıl oluyordu da her geçen gün miktarı daha da artan bir zulmü normalleştirebiliyordu. Nasıl oluyordu da insanlığın görebileceği en acı görüntüler karşısında, hissettikleri zamanla azalıyordu?
• Bir sırt çantasına tüm dünyasını yükleyip sürekli yerinden edilen aileler…
• Bir babanın bugün de ailesine yiyecek bulamadığı için evine mahcup dönmesi…
• 70 bin ton bomba altında insanların tamamına yakınının evsiz kalması...
• Bir sabah 100 insanın ibadet ederken öldürülmesi...
• Bir çocuğun oyuncak için değil de “su” diye ağlaması…
Bunların hepsi gerçekten normal miydi, normalleştirilebilir miydi? Tüm bu olanlara rağmen hayat nasıl hiçbir şey yok gibi devam ederdi…
Bugün Gazze’de olanlar bu zulme şahit olanların bir tepki ortaya koymasını gerektiren olaylardı. Herkes gücü yettiğince, aklı yettiğince, vicdanınca bir tepki vermeliydi.
Verilmesi gereken en son tepki bunu normalleştirmek olmalıydı…
Çünkü olanlar hiç de normal değildi…
***
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi!
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
***
Herşeyi ne kadar normalleştiriyoruz ona ulaşınca. Bunu fak ettiren bu hoş yazı için teşekkürler. Hergün hatırlamaya ihtiyacımız olan bir konu 🌸
YanıtlaSilOlanlar, zamanın başından sonuna, insan ya da diğer canlıların hicbiri için normal değil... tepki verilmeli, ilk günkü gibi
YanıtlaSilBugün tepkisiz kaldığımız şeyin yarın bizim başımıza gelmeyeceğinin garantisi yok… bugün verdiğimiz tepkiler yarınımızı dizayn eder… ellerinize sağlık 🍉
YanıtlaSilGerçekten insan her şeyi normalleştiriyor. Ama söz konusu kardeşlerimizin zulüm görmesi ise bunu normalleştirmemek gerekiyor. Ve bu çok güzel anlatılmış. Kaleminize sağlık...
YanıtlaSilDokunaklı ve düşündürücü bir yazı olmuş.. Zulmu ve sahteyi normalleştirmemek dileğiyle.. Emeğinize sağlık..
YanıtlaSilNormallerimiz anormal, anormallerimiz normalleşti. Dengeyi sağlamamız için normalleşmeliyiz ☺️
YanıtlaSilİnsan uzun vadede maruz kaldığı şeyleri normalleştirmeye meyillidir...
YanıtlaSilO kadar akıcı bir dille ve o kadar gerçekler üzerinden yazılmış ki... Çok teşekkürler, kaleminize de yüreğinize de sağlık diliyorum. Hakikaten gerçek olan şeylere hakkıyla önem verebilmek de nasip olsun.
İnsan elindekileri ya kaybettiğinde fark ediyor ya da hiç elinde edemeyenlerle karşılaştığında… Emeğinize sağlık😊🌸
YanıtlaSilO kadar hızlı yaşıyoruz ki hayatı bir yavaşlasak bazı şeyler farkedilir derecede değişecek...
YanıtlaSilNormalleştirdiğimiz bir çok sey daha farklı görünmeye başlayacak...
RABbim doğru tepki verebilmemizi nasip etsin.
YanıtlaSilBaşka hangi mucizeleri normalleştirdim diye düşündüm, bulurken öyle zorlandım ki… aslında ne kadar çok şeye duyarsız kalmışız. Sanki bunlar bize verilmek zorundaymış gibi davranmışız…
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı….normallerimiz Nakış gibi işlenmiş gündelik hayattan global dünyaya…Emeğinize sağlık💐
YanıtlaSilBir günde onlarca hatta yüzlerce çocuğun öldürülmesi hiçbir zaman normalleştirebileceğimiz bir şey olamaz. Vahşet ilk günkü gibi vahşet …
YanıtlaSilKaleminizi sağlık 👏🏻🌿
YanıtlaSilNormallestirdiğimiz ne kadar çok şey var... Ta ki eksikliğini yaşayana kadar... illa ki bizim de yaşamamız gerekmiyor aslında... komşusu açken tok yatan bizden değildir sözü boşuna söylenmiş olamaz... o yüzden duyarlılık takısı insana çok yakışan bir takı... inşallah bu hayatın hakkını verenlerden oluruz🌼 emeğinize sağlık bunu tekrar hatırlattığınız için 👏
YanıtlaSilNormal olmayan bir süreci normalleştirmememiz için tekrar tekrar hatırlamaya ihtiyaç var. Emeğinize sağlık...
YanıtlaSilEvet hiç normal değil, asla kabul edilemez, eli kolu bağlı olmak hiç bu kadar acı olmamıştı, yüreğinize sağlık...
YanıtlaSilNormalleştirmekten Rabbim bizi korusun. Bizlere idrak nasip etsin. Emeklerine sağlık.
YanıtlaSilKaleminize sağlık... Neleri normalleştiriyor insanoğlu... En acısı da zulmu normalleştirmek... Tüylerim diken diken okudum... Çok kalbe dokunan bir yazı olmuş...
YanıtlaSilEvet olanlar hiç normal değil, hiç normal değil. Bir çocuk, bir anne, bir baba, bir şehir, bir ülke öldürülüyor. Birileri karar veriyor ve oluyor. Bu hiç normal değil. Bu hiç normal değil!!. Yazınız için teşekkürler. Çünkü bu hiç normal değil.
YanıtlaSilNormal ve anormal neydi? Normal kime göre neye göre normaldi? Kavramlar netleşince zihnimiz de ne kadar netleşiyor. Kaleminize sağlık 🥰🌿
YanıtlaSilKardeşlerimizin acısıyla hergun içimiz parçalanıyor ve gerçekten bu durumu normalleştirmeye gidilmesi daha da acı veriyor. ALLAH yaşadığımız her olaya doğru tepki verebilmemiz nasip etsin.
YanıtlaSilSonra neydi anormal olan? Yüreğinize sağlık.
YanıtlaSilAhh Gazze kanayan yaramız. 1 yıl oldu, bunu da normelleştirmeye çalışıyorlar hayır normalleştirmeyeceğiz. emeğinize sağlık.
YanıtlaSilÇok güzel 1 yazı...
YanıtlaSil