Tebrikler! Anne Oluyorsunuz!
Tebrikler! Anne Oluyorsunuz!
İyice ağırlaşan karnını sıvazlarken bir yandan da elindeki nefis hurmalı kekini yiyordu. Artık tam anlamıyla doğuma hazırdı. Aylardır aldığı doğuma hazırlık eğitimleri ve yaptığı egzersizlerle doğum korkusunun yerini doğum merakı almıştı. Hastanesinden doktoruna, ona desteğe gelecek ebesinden doğum çantasına her şeyi hazırdı. Ayna karşısında değişen vücuduna baktı. Çatlaklarını önlemek için dönemin en popüler losyonunu ve aromatik yağlarını sürdü. Günlük adım hedefini tamamlamak için yürüyüşe çıktı.
Tam da kış günüydü. Yürüyüş yapmak için hava pek uygun olmasa da o
yürümek iyi gelecekti. Doğumda rahat etmek için kendini bu konuda itelemesini
söylemişti doğum koçu...
Şu an kendi isteğiyle kendini zorlasa da, hamilelik dönemi Ezgi’yi başından beri zorlamıştı aslında.
- Bulantılar...
- Duygusal dalgalanmalar...
- Yüzünde oluşan lekeler...
- Karnındaki çatlaklar...
- Aldığı kilolar...
- Son haftalardaki uykusuzlukları..
Tüm bunların yanında hamileliğin başından beri egzersizlerine,
beslenmesine çok dikkat ediyordu. Güzel bir doğumu olsun istiyordu. Bu yüzden
doğum eğitmeni ne dediyse harfiyen uyguluyordu.
Ve beklenen an gelmişti... Tam da doğum eğitmeninin dediği gibi;
aralıklarla başlayan kasılmalar düzenli hale gelmiş ve tam
da Ezgi’nin beklediği gibi bir doğumu olmuştu. Sancıları tıpkı öğrendiği gibi
doğru karşılamış, doğum anında bolca hareket etmiş, yaptığı egzersizlerin
oldukça faydasını görmüştü. En zorlandığı anda bile öğrendiklerini hatırlayıp, "Demek ki sona yaklaştım." diye kendi kendini teselli bile etmişti. Çünkü doğum
öncesinde ebesi ona, "Artık yapamayacağım dediğin an doğurmaya en yakın
olduğun andır." demişti. İnsanın bir şeyi yaşamadan önce o konuyla ilgili bilgi
sahibi olması ne kadar konforluydu.
Ama doğumdan sonrası beklediği gibi gitmiyordu! Hiç böyle hayal etmemişti. Ezgi doğum anında nerede ne yapması gerektiğini çok iyi öğrenmişti ama doğum sonrasındaki süreçle ilgili pek de bilgiye sahip değildi.
- Bebeği doğru şekilde tutması...
- Bezini değiştirmesi...
- Banyosu...
- Gazı...
- Uykusu...
Ezgi bunları pek de düşünmemişti... Doğuma kafa yorduğu kadar bunlara kafa yormamıştı.
Uykusuz gecelerin ardı arkası gelmiyordu. Uykuyu oldum olası severdi.
Tabi bebeğin geceleri kalkmasını bekliyordu ama beklentisi gecede 35 kere
değildi.
Tam bir
şeyi halledebilir hale geliyordu ki yeni bir sayfa açılıyordu... Bezini
değiştirmeye alışmış, uykular düzene girmiş, artık yorulmadan bebeğini yıkar
hale gelmişti ki...
Ek gıda dönemi başladı...
Bebeği hiç bir şey yemiyor! Yarısını püskürtüyor, kaçıyor, her yeri
batırıyordu...
Arkasından gelen diş ateşleri!…
Ne zaman ateşlenen ne yapacağını bilemeyip eli ayağına karıştığı gibi, eşiyle de kavganın eşiğine geliyorlardı. Eşi Ezgiyi gereksiz panik bulup, çocuk ateşliyken rahat rahat uyuyordu.
Sonra emeklemeler
başladı...
“Dolapları
açmasın... “, “Offf hiç durmuyor...”, “Yerden
ağzına bir şey mi aldı...?”
Yürümesi,
konuşması derken kızı 2 yaşına gelmişti. Düşe kalka geçirdiği 2
yılı düşündü Ezgi. “Çocuk sahibi olmanın en kolay kısmı doğum bence yaaa…” diye geçirdi
içinden.
Keyifli bir hamilelik ve su gibi akan bir doğum süreci yaşamıştı. Ama sonrası onun için epey zor geçmişti. Herkesin bu kadar zorlandığı bir yeri o neden kolay geçmişti? Doğumdan sonra da herkes bu kadar zorlanıyor muydu acaba? Doğumdan sonrasını hiç böyle beklemiyordu...
Ve bunun daha sonrası da vardı...
- Okulu...
- Ödevleri...
- Ergenliği...
- Mutluluğu...
- Özgüveni...
- Başarısı...
“Aman
ALLAH’ım ne yapacağım?”
İnsan bu hayatta bir sürece girmeden önce o süreçte karşılaşacakları
ile ilgili bilgisinin olması, karşılaştıklarına vereceği tepkileri değiştirir. O
nedenle bir sürece girmeden, yani vakadan önce o süreçle ilgili detayları
öğrenmek yaşam konforumuzu artırır. Oysa insanlar genelde bir sürece girdikten
sonra, yani vaka anında öğrenmeye çalışır.
Bu da deneye yanıla öğrenmesine sebep olur. Bu yöntem çok pahalı bir öğrenme
biçimidir. Kaybedişi çok kazancı azdır. Bu tıpkı bir askerin savaşmayı savaş
anında öğrenmeye çalışmasına benzer. Eline silah yeni verilmiş, nerede taarruz
nerede saldırı yapması gerektiğini bilmeden sağa solan koşan bir ordu ne kadar
zorlanırsa, deneme yanılma ile öğrenen insan da o kadar zorlanır.
Oysa öncesinde ne yaşayacağını, yaşadıkları karşısında ne yapması gerektiğini bilirse problemlerine de çözüm de üretmeye başlar. Yaşanmış olaylardan olumlu veya olumsuz sonuçlar çıkardığımızda o deneyimleri kendi hayatımıza transfer etmiş oluruz. Böylece süreçle ilgili beklentilerimiz de daha gerçeğe yakın olur. Aksi halde deneyim transferi yapmadan sürece girdiğimizde karşılaştığımız olaylar beklediğimiz olaylar olmadığı için çözüm konusunda çok zorlanırız. Ezgi de doğumuyla ilgili bolca deneyim transferi yapmış, bu da işlerini epey kolaylaştırmıştı. Ancak doğum sonrasında karşılaşacakları ile ilgili hiçbir fikri ve hazırlığı yoktu. Oysa doğum sonrasında yaşayacakları daha uzun vadede ihtiyaç duyacağı bilgilerdi.
- Bir çocuk neden agresif olur? Gözünün içi gülen çocukların anneleri onlar için neler yapmış olabilir?
- Çocuğumu nasıl yemek seçmeyecek şekilde yetiştiririm?
- Nasıl sürekli öğüt vermek zorunda kalmam?
- Gerçekten çocuğumla her şeyi konuşarak halledebilir miyim?
- O çocuğu nasıl doğru arkadaş seçebilir şekilde yetiştiririm?…
Bu yüzden Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki;
“Deneme, yanılma! Deneyim transferi yap.” Çünkü insanın bu hayatta mutlaka karşılaşacağı süreçler vardır.
- Ergenlik...
- İş hayatının ilk dönemindeki zorluklar...
- Karşı cinsten etkilenme...
- Evlilik...
- Doğum...
- Çocuk yetiştirme...
- Pazarlık yapma...
- Bir şey satın alma veya bir şey satma…
Bu liste uzar gider… Mutlaka karşılaşacağımız olaylar karşısında belli riskler alırız. Bu riskleri en aza indirmek için de daha önce bunları yaşamış kişilerin deneyimlerine ihtiyaç duyarız. Tıpkı bir yoldan daha önce geçmiş birinden yol tarifi almak gibi. Öncesinde ne ile karşılaşacağımızı öğrendikçe;
- Ön görü sahibi olmaya başlarız...
- O yolun bize uygun olup olmadığını fark ederiz...
- Kayıplarımızı ve kazançlarımızı öğrenerek tedbirimizi arttırırız...
- Nerede kaybedeceğimizi öğrendikçe maliyetleri azaltırız...
- Sürecin getirdiği bedellere karşı hazırlık yaparız...
Böylece hayatımız daha konforlu hale gelir…
Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur.
"Kim Kimdir", "İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.
Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.
***
"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,
En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.
Aynadaki kişi!
Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"
Yahya Hamurcu
***
Ay aklıma kendi annelik sürecim geldi gerçekten bunları hiiiç düşünmemişim :(
YanıtlaSilellerinize sağlık , Bir çocuk neden agresif olur? Gözünün içi gülen çocukların anneleri onlar için neler yapmış olabilir? gibi soruların cevaplarını alabileceğimiz yazılarınızı da heyecanla bekliyoruz :)
YanıtlaSilSavaş savaşta değil öncesinde kazanılır veya kaybedilir... faydalı bir yazı olmuş emeğinize sağlık 🪻
YanıtlaSilMis gibi anlatmışsınız... aynı benim hayatım diyor insan okurken.. aralarda da kurtarıcı stratejiler koymuşsunuz.. ellerinize sağlık.. Nasip olursa eğitimlere devam etmeyi düşünüyorum ❤️
YanıtlaSilDoğum hakkında her şeyi öğrenip, sonraki süreçte bir sıcak çay içmeye hasret kalan bir anne olarak, çok keyif alarak okudum yazınızı 🌸
YanıtlaSilGerçek deneyimleri sahip olmak insanın yaşam kalitesini artırıyor gerçekten. Ellerinize sağlık, çok samimi bir yazı olmuş
YanıtlaSilBu hayatta Deneyim Transferi yapmak gerçekten çok büyük bir konfor. "Bilen kişi değil de öğrenen kişiysen geleceğinden emin olursun" der. Deneyimsel Tasarım Öğretisi..
YanıtlaSilHayat en büyük öğretmen. Yaşanmışlıklarımızı deneyime çevirebilmek dileğiyle...
YanıtlaSilYazı bizi annelikten alıp bambaşka bir yere götürdü ne tatlı olmuş:)
YanıtlaSilO zaman napıyoruzzz deneyim transferi yapıyoruzzz :))
YanıtlaSilDoğru zamanda öğrenelim inşallah :)
YanıtlaSilAyyy o zor zamanlaaar
YanıtlaSilHayata hazirlanmak da çok konforlu gerçekten, farkedebilenlerden olmak ümidiyle...
YanıtlaSilTam da hayatın içinden bir yazı :)
YanıtlaSilAynı yaşadıklarımı anlatıyorrr :))
YanıtlaSilDoğurmakla bitmiyormuş iş :)
YanıtlaSilHani kucağına verdiklerinde hepsi geçiyordu? Geçmiyormuş problem büyüyormuş:)
YanıtlaSilHayattaki en büyük konfor, insanın öncesinde neyi neden nasıl yapacağını bilmesi...
YanıtlaSilEmeğinize Sağlık 🌸