Teraziye Yanlış Koymuşum

 Teraziye Yanlış Koymuşum...

Pınar uzun süredir kilo vermeye çalışıyordu. Ne kadar uzun süredir; neredeyse kendini bildi bileli. Önceleri ailesi “Ergenlikte çırpar bu kiloları...” diye seslenmemişlerdi. Sonra yakınları “Üniversiteye gidince olur öyle, düzeni değişti sonuçta…” demişlerdi. Evlenirken de gelinliğe girebilmek için şok diyetler filan derken vücudunu bayağı bozmuştu. Mide bağırsak problemleri baş gösterdiği gibi sürekli kilo meselesine takılmaktan psikolojisi de altüst olmuştu. Şimdi ise iki çocuk annesi güzeller güzeli Pınar aynaya baktığında kendini “Yusyuvarlak” diye tabir ediyordu. Evet evet! Onun görüntüsü yusyuvarlaktı.

“Şuna bak, enimle boyum bir oldu…” deyiverdi misafirine aldırmadan. Gerçi Ayşe misafir sayılmazdı. Çok uzun zamandır arkadaşı hatta sırdaşıydı.

- Efendim canım, bir şey mi dedin?

- Yok hayır, çayı getirirken bir an kendimi aynada gördüm de, gündelik söylenmelerim işte…

Ayşe Pınar'ın ne demek istediğini anlamıştı. Çünkü arkadaşının düzenli beslenme alışkanlığından ziyade düzenli şikayet etme alışkanlığı oluşmuştu. Şimdi de hamilelikten kalan fazla kiloları şikayetlerinin yeni gündemiydi.

- Ben artık çok yoruldum Ayşe. Şu kilolarım yüzünden hem gündelik işlerimde çok yoruluyorum hem de evime, aileme yetemediğimi düşünmeye başladım. Kendime zaman da ayıramıyorum. Ne zaman bitecek benim bu çilem…

Ayşe bu sefer rutin bir dertleşme olmadığını fark etmişti. Arkadaşına yardımcı olmak istiyordu ama Pınar daha çok sonuca odaklanan biriydi. Yolculuktan ziyade bir an önce varmış olmakla meşguldü zihni. Yolculuktan nasıl keyif alınabilirdi? Bunu ona nasıl anlatabilirdi? Samimiyetlerini de referans alarak söze girdi;

- Pınarcığım, ben seni yıllardır tanıyorum ve yıllardır hızlıca kilo vermek isterken bedenini hırpaladığını da görüyorum. Anlık bulduğun çözümler her seferinde fazla kilo olarak döndüğünden zayıflama konusunda ümitsizliğe kapıldığının da farkındayım. Acaba artık bakış açımızı mı biraz değiştirsek?

- Her türlü baktım Ayşe. 1 ayda 12 kilo vaat eden spor salonları, özel antrenmanlar, 3 günde 5 kilo diyen şok diyetler, günde 700 gram verdiren türlü türlü ithal meyveler, tohumlar, ödem atan kürler… Derken bakacak bir şey de kalmadı ama bakacak bir ben de kalmadı.

- Bak ne güzel söyledin, çok emek vermişsin ama henüz sonuç alamadın doğru mu?

- Sonuç alamadığım gibi bir de geriye gidiyorum, evet.

- Bu çabalamaların ortak bir özelliğini fark ettin mi peki?

- Hayır, ne gibi?

- Hepsinde de hızlıca çözüm istemişsin. Bir an önce tartıda o sayıyı göreyim, bir an önce üzerimde o kıyafeti göreyim, bir an önce şu kadar kilometre yürür hale geleyim… Hep varış çizgisine oynamışsın yani. Halbuki kondisyonunu iyileştiren bir sporcu bir şekilde varış çizgisine ulaşır değil mi?

- Evet ama kim istemez ki hızlı sonuç almayı?

- Doğru, herkes ister. Ama kalıcı kilo verenlere hiç baktın mı ne kadar sürede vermişler ya da bu süreçteki motivasyonları ne olmuş? Hakikaten bir tartıdaki sonuç için ya da bir elbiseyi giymek için yapılabilir mi onların yaptıkları?

Pınar bunları şimdiye kadar üstünkörü düşünmüştü. Sonra da hemen istediği elbiseyi ve istediği bedeni hayal ederek geçiştirivermişti. Evet bunca zaman sonuçlara odaklanmış, onlarla motive olmuştu. Hep hayalleri olmuş ama hedefleri olamamıştı.

- Gel şöyle kabaca bir hesap yapalım. Haftada yarım kilo versek bir yılda 26 kilo vermiş oluruz. 2 yılda ise yaklaşık 40-50 kilo ederdi bu.

Hesabı zihninden geçirince bir an inanamadı Pınar; “Vay bee!” dedi. “Hep bu 2 yıl çok gelmişti gözüme.” Sonra birden içi acıdı. 2 yıl için çok uzun zaman derken 28 yıldır bununla uğraşıyordu. “Meğer 2 yılı göze alamadığım için 28 yılımı harcamışım. Şu meseleyi yıllardır teraziye ne kadar da yanlış koymuşum.”

Harcanacak emek ve ilerideki bir zaman dilimini düşünmek insanın gözünü korkutuyordu. Zihnindeki soru diline döküldü sakince Pınar’ın “Ama bir 28 yıl daha verecek misin yoksa yolda olmanın keyfini çıkaracağın 2 yılı kendine hediye etmek ister misin?”

Bu çıkarımı yapmasına çok sevinen Ayşe hemen yol hakkında tembihlerini sıralayıp arkasından da arkadaşını yüreklendirdi;

- Çok kolay olmayacak Pınarcım. Bazen kilo veremediğin haftalar bazen canının çektiği pastalar olacak. Bazen davetler aklını çelecek bazen de stresler. Ama kısa aralıklarla hemen toparlayacağına inanırsan ve gerekenleri yaparsan neden olmasın?

Evet, neden olmasındı ki? Yapılması gerekenler sadece iki sene yapılacak ama karşılığında bir 28 senesini daha kaybetmekten kurtulmuş olacaktı.

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; insan sonuçlara odaklanınca sebepler ona zor gelmeye başlar. Ama bu dünyada her şey sebep sonuç ilişkisi içerisindedir. Ve doğru sebepleri oluşturmadan doğru sonuçlara ulaşılamaz. Dolayısıyla o doğru sebeplerin de bazı talepleri olacaktır.

“Şu anki sürecin benden istedikleri neler?” diye düşündü Pınar. Zaman, emek, maddiyat, sabır, azim… Her ne ise bir süreliğineydi. Değmez miydi ömürlük sonuçlar için bir süreliğine yapıp ettikleri!

Anlaşılan o ki şimdiye kadar ortaya koyduğu sebepler istediği sonuca ulaştırmamıştı. O zaman doğru sonuçlar için doğru sebepleri oluşturma ve dönüşümü başlatma vaktiydi. Onlar da biraz zaman isteyecekti. Ama çok güzel yeni bir bakış açısıyla…

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***





Yorumlar

  1. Tam da beni anlatan bir yazı. Strateji de vermişsiniz :) Ellerinize sağlık.

    YanıtlaSil
  2. Gerçekten de hepimizin düştüğü tuzaklardan birisi...

    YanıtlaSil
  3. Sonuca odaklanmak insanı nasıl da geriyor, nasıl da hiçbirşey yapmadan zamanın akıp gitmesine sebep oluyor.
    Oysa...
    Bir sebeplerine odaklansa insan, aşamayacağı problem, ulaşamayacağı hedef bırakmayacak önünde...
    Çok sık düşülen bir tuzaktan bahsetmişsiniz. Ellerinize sağlık...🤍

    YanıtlaSil
  4. İnsan hemen olsun istiyor ama sana toplamda fayda verecek şey emek ister zaman ister sabır var azim ister. Sebepleri oluşturmak için cabalamaliyiz haklısınız teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. keşke insan sonuca odaklanınca sonuçtan uzaklaştığını bilseydi...

    YanıtlaSil
  6. Birçoğumuzun düştüğü noktalar aynı aslında. Birisi kilo için hızlı çözüm ister, birisi İngilizce öğrenmede, birisi değer görmede... Ama aslında yıllarımızı hızlı çözüme adadığımızı farketmekte zorlanırız. O yüzden iyiki yazmışsınız, kaleminize sağlık...

    YanıtlaSil
  7. Rukiye Öztekin19 Ocak 2024 20:02

    Yazınız o kadar çok gündemi anlatmış ki, Hepimiz beni anlatmış diyoruz sanki, Ellerinize kalemizine sağlık.. Özel olarakta Strateji verilmiş çok teşekkürler.. 🤭

    YanıtlaSil
  8. İnsan sonuca takılınca başlayamadan umutsuzluğa kapılıyor. Çözüm aslında küçük de olsa sürekli olanda. Teşekkürler

    YanıtlaSil
  9. Sürecin keyfini çıkarmak ne güzel

    YanıtlaSil
  10. Süreci hep acıyla kodladığımız için kaçıyoruz galiba. Halbuki sadece başı bir miktar acı. Sonrası gayet de keyifli :)

    YanıtlaSil
  11. Oysa ki insanı başarılı ve mutlu kılan, kendisine değer kazandıran sadece hayra ulaşacağı net olan sebepleri oluşturabilmekti:))

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar