Soruyu İyi Oku

Soruyu İyi Oku

Alarmın çalmasıyla heyecanla yataktan fırladı Ali. Her hücresi enerjiyle doluydu. Bugün milyonlarca gencin beklediği sınav günüydü! Ne de çok çalışmıştı. Aylardır gece gündüz demeden bugün için hazırlanmıştı. Hedefleri, hayalleri büyüktü. İsteği mühendis olmaktı. Hem de en yükseğinden. Ailesinin desteği tamdı. Annesinin okunmuş şekerleri cebinde, yedek kalemi ve silgisi hazır, suyunu almayı da unutmamıştı. “Artık onlar düşünsün!” diye geçirdi içinden. Kendisine güveni tamdı…

Sınav salonuna girişini başı dik, kendinden emin şekilde yaptı. Bugün geri kalan hayatının belirleneceği gündü. Onca emek, çalışma, uykusuzluk, fedakarlık sonunda meyvelerini verecekti…

Soru kitapçıkları dağıtıldı. Yanında da bir adet cevap kağıdı... Hemen yazdı Ali adını soyadını. Doğum tarihi, kimlik numarası… Derkeeen kapılar kapandı, sınav başladı!


İlk önce matematikten başladı. Ne de olsa onun için en kolayıydı… Ardından ver elini geometri. Fizikte, kimyada, biyolojide biraz zorlanırım diyordu ama şansa bak, sorular pek de kolaydı! Hele o Türkçe… Ah o Türkçe yok mu, korkulu rüyası… “Tamam ya, bunu da hallettik!” diye mırıldandı sessizce. “120 soruya 165 dakika çok bile” diye ekledi. “Ben kendi rekorumu kırdım, 130 dakika bitirdim. Yine mi çok havalıyız…” Kendisiyle övüne övüne kalktı oturduğu sıradan. Kürsüye doğru ilerlerken “yazııık” dermişçesine bakındı hala dertli dertli soruları çözmeye çalışan yaşıtlarına.

Sınav kitapçığını ve cevap kağıdını öğretmene uzatırken “Vaay delikanlı, sen neymişsin böyle?” demesini bekliyordu. Oysa öğretmenin bakışları endişeliydi… “Emin misin oğlum?” diye sordu. Bu da soru mu yahu… “Eminim tabi hocam! Hallettik çok şükür… Haydi size kolay gelsiiin!” diyerek çıktı sınıftan.

Çıkmıştı çıkmasına ama içine de düşmüştü bir kurt… “Niye öyle dedi ki şimdi bu öğretmen? Bütün keyfimi kaçırdı bak! Yok yok, sorular kolaydı, zaten o kadar çalıştım, tabi yapacaktım…”

Hiç vakit kaybetmeden başladı kutlamalar. Telefonu geçmiş olsun mesajları ve tebrik aramalarıyla hiç susmuyordu. Ailesi gururluydu, “oğlumuzun sınavı çok iyi geçti!” Ali ise rahatlamıştı. “Şimdi ver elini yaz tatili… Güzel haberleri beklerken biraz gezmeyi tozmayı hak ettik öyle değil mi? Acaba hangi üniversiteyi seçsem? Onu muuu, diğerini mi? Aman canım neyse, nasıl olsa puan yüksek, istediğimiz birini yazar geçeriz…” diyerek hayaller kuruyordu.


Eskilerin bir deyimi vardır. Kara haber tez yayılırmış… Akşamına açıklandı cevap anahtarları. Ali bir heves aldı eline kağıdı kalemi, malumun ilanı için başladı kendi cevaplarıyla karşılaştırmaya… Ailesi yanında, çaylar demlenmiş, eller yüreklerde, bekliyorlardı Ali’nin müjdeli haberini.

Ee ne oldu şimdi? Ali’nin yüzü düştü. Başını iki elinin arasına almış, “nasıl olur ya?!” deyip duruyordu. “Oğlum hayrola?” dedi endişeli anne. “Anne dur bir dakika ya” diye terslendi. Yok yok bir şeyler yolunda gitmiyordu belli ki…

Bir yanlış derken, iki yanlış derken, üç yanlış derken… Ali’nin gururla kabaran göğsü, yerini hayal kırıklığı ile düşmüş omuzlara bırakmıştı. Ailesi meraklı, anlamaya çalışıyordu. “Nasıl oldu oğlum böyle, hani hepsini yapmıştın?”. “Yaptım yaptım… Ama bir sürü soruyu yanlış anlamışım…” Kulağında ise öğretmenlerinin dönem boyunca tekrarladıkları uyarı yankılanıyordu; “acele etmeyin, soruları iyi okuyun!”

Hayat her an sorular sorar, insanoğlu ise o sorulara cevaplar arar. Kimi zaman ilişkisinde, kimi zaman kariyerinde, kimi zaman gündelik yaşantısında kendisine belirlediği hedeflerde… İlk nefesten son nefese problem çözerek geçer yaşam…

  • Kimi insan vardır karşılaştığı problemleri iyi analiz eder, sebeplerini deşifre eder, çözüm için doğru adımları atarak olumlu sonuçlara ulaşır.
  • Kimi insan da vardır ki sonuca gitmeye çalışırken sorulan soruyu kaçırır. Onca emek, onca uğraşa rağmen, elindeki problemi giderek zorlaştırır.

Doğru çözümleri bulanların ortak özelliği ise sorulan soruyu iyi okumak, problemi doğru tanımlamaktır…

Deneyimsel Tasarım Öğretisi der ki; insan tanımlayamadığı süreci yönetemez.

  • Nasıl ki bir yemeği lezzetli yapabilmenin yolu malzemeleri, baharatları, pişirme süresini, kıvamı doğru tanımlamaktan geçer…
  • Nasıl ki gidilecek bir tatilden en yüksek keyif o bölgenin iklimini, kültürünü, gezilecek yerlerini, nerede konaklanacağını, ulaşımın nasıl sağlanacağını önceden doğru tanımlamaktan geçer…
  • Nasıl ki bir tedavinin kalitesini belirleyen hastalığın türünün, geçmişinin, kişinin mevcut vücut direncinin doğru tanımlanmasıdır…

İnsanın bu hayatta karşılaştığı problemlere etkili, gerçek, kalıcı çözümler bulabilmesinin yolu da doğru tanımlama yapmasından geçer.

Peki, nedir insanın karşılaştığı problemi doğru tanımlamasına ve işe yarayan çözümler üretmesine engel olan şeyler?

  • Sonuca odaklanarak sebeplerin gözden kaçırılması…
  • İnsanın kendi hatalarını silerek, yalnızca doğru yaptığı detayları algılaması…
  • İlişkide olduğu kişilerin ise hatalarına, olumsuz davranışlarına konsantre olması…
  • Başına gelen olaylarda iz ve işaretleri doğru okuyamaması, sebep sonuç ilişkisi kuramaması…
  • Duygularının aktifleşmesiyle bilincinin kapanması…

Ali de sınava hazırlık sürecinde hep sonuca konsantre olmuş, kendisinin hata yapabileceği detayını gözden kaçırmıştı. Olumsuz sonuçların dış dünyadan kaynaklandığını düşünürken, heyecanının, kendinden eminliğinin onu yanlışa sürükleyeceğini öngörememişti. Duyguları o kadar aktifti ki, bilinci soruları doğru anlamaya yetmemişti…

Peki, insan karşılaştığı problemleri daha iyi tanımlar hale nasıl gelir? Çözüm üretme marifetini nasıl geliştirir?

  • Kendisini tanıyarak, güçlü yönlerini ve zaaflarını irdeleyerek…
  • Kendinden en emin olduğu anların, hataya en müsait zamanlar olduğunu idrak ederek…
  • İlişki kurduğu insanların düşüncelerini, istek ve ihtiyaçlarını, verdikleri tepkilerin altında yatan asıl nedenleri kalibre ederek…
  • Karşılaştığı öykülerdeki sebep – sonuç ilişkilerini deşifre edip, istediği sonuçlar için oluşturması gereken sebeplere odaklanarak… 
  • Hayattaki iz ve işaretleri doğru okumasını, öngörü marifetini arttırmasını sağlayacak soyut yasaları keşfederek…

Ve unutulmamalıdır ki, her problemin mutlaka bir çözümü vardır. Problemi doğru tanımlayan, soruyu iyi anlayanlar, çözüme çok daha hızlı ulaşırlar.

***

Deneyimsel Tasarım Öğretisi, geçmiş deneyimlerden yola çıkarak, geleceğimizi tasarlamaya yönelik stratejiler üreten bir bilgi topluluğudur. 

 İnsanın daha mutlu, daha başarılı, daha iyi ilişkilerinin olması için yöntemler sunar.

"Kim Kimdir""İlişkilerde Ustalık" ve "Başarı Psikolojisi" Programları ile bu amaca katkı sağlar.

Deneyimsel Tasarım Öğretisinde anlatılan tüm bilgiler, gerçek bilgiler olup, tüm zamanlar, tüm konular ve tüm insanlar için geçerlidir.

***

"İnsanoğlu, yeryüzünde var olduğundan beri,

En büyük dostu ve düşmanı hiç değişmedi.

Aynadaki kişi!

Tek başına neler yapabileceğini keşfet!"

Yahya Hamurcu

***



Yorumlar

  1. Mesela bir yere varmak değil o yerin hakkını verebilmek. O yüzden doğru algılayabilmek, doğru sebepleri oluşturmak,doğru çözümlere gidebilmek dileğiyle...

    YanıtlaSil
  2. örneklerle anlatılması çok hoş çok güzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık💕☺️

    YanıtlaSil
  3. Problem ve çözüm üretim çok faydalı bir yazı olmus çok sagolun

    YanıtlaSil
  4. Çok verimli bir yazı olmuş. İnsan tanımlayamadığı süreci yönetemez. İnsanın süreci doğru tanımlamasının önündeki engeller de sıralanmış. Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  5. İnsanın en iyi yaptığı şeyde bile yanılma payı vardır. Bunu gorebilmemizi sağladınız teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. Yolu nasıl geçtiğin geçip geçmediğinden çok daha önemli

    YanıtlaSil
  7. Doğru söze ne denir...

    YanıtlaSil
  8. Hayatta da böyle yapıyoruz… yaptıgımız şeyin doğru olduğundan çok eminiz bu yüzden karşılaştığımız sonuçlar bizi hayal kırıklığına uğratıyor 👍🏼

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar